1 Aralık 2014 Pazartesi

BENİ Bİ SİZ ANLADINIZ... AMA SİZ DE YANLIŞ ANLADINIZ!


Facebook'ta "Bismillah" dedik;
"Türk siyasetinde Recep Tayyip Erdoğan; Türk sporunda Aziz Yıldırım el çekmediği sürece Türk insanına gün yüzü yok!" dedik.
Sonra asıl işimize; yani spor yazarlığına döndük;
"Türk futbolu kurtarılmak isteniyorsa futbol yöneticileri PROFİL DEĞİŞTİRMEK ZORUNDA! Bu siyah takım elbiseli mafyatik abiler (kendi diğer pis işlerini aklamak için) spor yöneticiliğini kalkan olarak kullandıkları sürece Türk futbolu daha beter günlere gidecek" diye ekledik.
Ekledik de ne oldu?
Türk futbolunu hala aynı tipler yönetiyor!
Profil değiştirmeyi bırak; yargılandıkları tüm mahkemelerden "şikeci" kararı alanlar bile hala koltuklarından kaldırılamadı!
Ama iyi bir şey oldu.
Türk futbolunu yönetenler anlamında profil değişikliği olmadı ama...
Türk futbolu teknik direktör anlamında bu "devrimi" (!) başardı.
Nedir o devrim?
Trabzonspor'un başında kim var?
Ersun Yanal...
Ankaragücü'ndeyken (kendisi sakata gelmesin diye) "imza karşılığında" dağıttığı teşvik primi hariç Ersun Yanal'ın kişiliğine tek laf söyleyemezsiniz! Ersun hoca asla maçın önüne geçen bir hoca olmaya tevessül etmedi. Sahada oynayıp sahada kaybetmeyi düşündü. Yüzüne bakın; temiz bir adam olduğunu zaten görürsünüz. İlk bakışta suratına tükürsen yağmur yağıyor diyecek tiplerden değildir. Onu hangi kulübün başına koyarsanız oraya değer katar!
Gelelim Beşiktaş'a; gelelim Biliç'e...
Herhalde Beşiktaş tarihinin en zor döneminde görev alan hoca Biliç'tir. Çünkü takımından şampiyonluk isteniyor ama... Bi dahaki hafta maçını hangi statta oynayacağını bilmiyor!
Buna rağmen (ufak tefek olaylar dışında) Biliç Galatasaraylıların da, Fenerlilerin de kısacası tüm Türklerin sokakta gördüğü zaman seve seve fotoğraf çektirmeyi düşünebilecekleri tarzda bir hoca. Biliç'i sokakta bi başına gördüğün zaman ona asla küfür etmeyi düşünmezsin! Rakiplerine saygı duyan, kendi takımına da saygı duyulmasını isteyen bir hoca...
Sırada Fenerbahçe'nin hocası İsmail Kartal var...
Bilmeyenler olabilir. İsmail hoca Rıdvan-Oğuz-Aykut'lu takımın "değişmez" sağ bekidir. Fenerbahçe'de yıllarca oynamasına rağmen aynı dönemde Galatasaray'da oynayan İsmail Demiriz'i asla Milli takımda kesemedi. Ki İsmail Demiriz'in taraftarlar arasındaki lakabı "Titrek" olmasına rağmen! Yanlış anlaşılmasın; "kötü" demiyorum.. Hatta çok iyi bir sağ bekti. Tüm bekler gibi sahada sert bir oyuncuydu. Öyle sert bir oyuncuydu ki; Türk futbolseverler onu "Galatasaraylı Yusuf Altıntaş'tan yediği tokatla" hafızasına kaydetti. Yusuf Altıntaş da en az İsmail Kartal kadar sert ve güçlü bir oyuncuydu ama onun sert futboluna dayanamamış; sonunda Osmanlı tokadını çakmıştı!
Ancak...
Sahada o kadar sert olan İsmail Kartal saha dışında "pırlanta gibi" bir adamdı. Ne takım arkadaşlarıyla, ne taraftarlar ne de orada görev yapan gazetecilerle asla bir tartışması olmamıştır. Zaten onu Fenerbahçe'de önce Aykut Kocaman'ın, sonra Ersun Yanal'ın "değişmez" yardımcısı yapan bu mülayim halleriydi. İsmail Kartal'ın 11 haftalık performansını hep birlikte izliyoruz. Aziz Yıldırım gibi bir başkanla çalışıyor olmanın ağırlığıyla "elinden geldiğince" işi sahada bırakmaya çalışıyor. Ben şundan eminim. İş İsmail Kartal'a bırakılsın; onun Fenerbahçe'si sahada oynar, sahada kaybeder! Ona müsaade etmeyecek karakterler başkaları! Ama sözün kısası; Fenerbahçe'nin de "centilmen kalabilen hoca"dan yana sorunu yok!
Geldik mi Hamza'ya?
Bugün Galatasaray'ın başına geçen Hamza'ya?
Galatasaray'a bir 2. lig ekibi olan İzmirspor'dan geldiğinde Fatih Terim'in Ümit Milli takımında yer alan bir oyuncuydu Hamza... Öyle güçlü bir kişilikti ki; kendisini kısa sürede sevdirmesi sayesinde hemen daha o sene banko takıma girdi! 3-4 sene sonra da "futbolcu arkadaşlarının oylamasıyla" (!) Galatasaray'a kaptan oldu!
Hamza'nın (birlikte çalıştığımız yıllar içinde) kimseyle kavga ettiğini, tartıştığını, küstüğünü ve küstürdüğünü görmedim. Gören var mıdır bilmem! Hamza Hamzaoğlu gerçek bir futbol beyefendisidir. O "ikinci bir Cüneyt Tanman"dır! Geçen sene herkes "Alkışlamam da alkışlamam" diye kavga ederken; şampiyonu bütün takımına (hiç gocunmadan) alkışlatabilen bir adamdır!
Sonuç:
Bugün görüyorsunuz ki; şampiyonluğa oynayan 4 büyük takımın hocası da adam gibi adam!
Bursaspor'a bak; Şenol Güneş. O adama hayran olmayan var mı?
Eskişehirspor'a bak; Ertuğrul Sağlam...
"Adam gibi adam" benzetmesi en çok ona yakışmıyor mu?

"Türk futbolunda yönetici profili değişmeli" dedik.
Saha dışındakileri "henüz" halledemedik ama...
"Saha içindeki yöneticiler" hepsi birbirinden değerli insanlar.
En azından bu kısmı halledebildik!
"Allah aşkına" diyoruz...
"Lütfen" diyoruz...
Teknik direktör anlamında "adam gibi adamları" göreve getiriyorsunuz...
Bunu yönetici anlamında da yapınız!
Yapın da...
Bütün ülke olarak rahatlayalım! 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder