Aziz Yıldırım sürekli "hiç konuşmuyoruz" dese de çok konuşuyor. İstedim ki bugün değişik bir şey yapalım. Çok kişiye göre "çok zeki" bir adam dense de, bence "çok çocukça", altını dolduramayacağı kadar "mantıksız" konuşuyor. Bugünkü basın toplantısında ettiği sözleri aynen alıp içindeki mantıksızlıkları ortaya koyalım.
Başlıyoruz:
*****
Fenerbahçe
Başkanı Aziz Yıldırım, düzenlediği basın toplantısı birbirinden çarpıcı sözler
söyledi. İşte açıklamadan satırbaşları:
*****
"Başkanlar
konuşmasın, yöneticiler konuşmasın deniyordu ama maalesef dün dündür bugün
bugündür politikaları uygulanıyor."
"Türkiye'nin iki
sorunu var. Biri terör, biri paralel yapı. Bugün yine operasyon yapılıyor. Bu
iki çok önemli konu varken bizlerin spor yaparken başarı ya da başarısızlık
üzerine konuşmamamız lazım. Her gün şehitler oluyor... Çıkıyorlar televizyonda
konuşuyorlar. İçiyorlar viskilerini... Ceplerine para doldurup evlerinde
rahatça yatıyorlar."
"İnsanlar da bir
yandan barış için uğraşıyor. Bizler de elimizden geldiğince yükümlülükleri
yerine getirmeye çalışıyoruz."
"Bugün ben başka
şeyler anlatacaktım... Türk sporundan bahsedecektim. Beşiktaşlı oyuncu
Galatasaraylı oyuncuyu aramış... Bana bunu soracaksınız. Bunlar önemsiz şeyler. (Aziz Yıldırım bunu hep yapıyor! Bu taktiği her zaman uyguluyor! Şayet bunun için 'önemsiz' diyeceksen hiç konu etmeyeceksin! Ama yaptığı fitne sokmak!) Osmanlıspor geldi, bizim maçımızda iyi oynadılar. Berabere kaldık. Beşiktaş
maçında oynamayacakları belli mi? Biz Osmanlıspor'a Konyaspor'a Galatasaray'a
puan kaybettik. Beşiktaş bunların üçüyle de oynayacak. Daha 5 maç var.
Fenerbahçe şampiyon olursa dün yönetimi yuhalayanlar ne diyecek?" (Tabi ki! Zaten bu toplantı yapılıyorsa çıkmadık candan umut kesilmediğinden yapılıyor! Herkes biliyor ki; bu basın toplantıları Aziz Yıldırım'ın en iyi bildiği 'taktik' toplantılar. Bu toplantılarda edilecek laflarla kah kendi camiasına umut pompalayacak; kah da hakemlere, TFF'ye ve en önemlisi önlerindeki rakiplere AYAR verilecek! Daha 5 maç var. Bugün yuhalayanlar (şayet şampiyonluk gelirse) "En büyük Fener, en büyük Aziz Yıldırım diyecek. Kazanan her zaman haklıysa, kaybettiğinizde üzerinize düşen payı neden kabullenemiyorsunuz?)
"ERSUN YANAL DİYE
BAĞIRIYORLAR"
"Ersun Yanal diye bağırıyorlar. Getirdim belgeleri. Bakalım o zaman; (onun döneminde) nasıl şampiyon olmuşuz? (Bir kulüp başkanı sırf Ersun Yanal'a laf sokacağım diye bu lafı edecek kadar cahilleşebilir mi? Takımı daha Nisan'da şampiyon yapmış bir hocaya (O nasıl şampiyon yaptı?) demek 'biz el altından iş çevirdik' demektir! Evet; haddimizi aşmıyoruz. Çünkü Aziz Yıldırım ('Takımı siz mi şampiyon yaptınız, ben mi?') sözünü sadece Mustafa Denizli'ye değil, (kovduğu gün) Ersun Yanal'a da etti! O zaman biz susalım; ne demek istediğini daha net cümlelerle Aziz Yıldırım anlatsın! Demek istediği (sahiden) GÜNÜNDE ÖDENMİŞ taksitler midir? E şayet öyleyse Fenerbahçeli Gökhan Gönül daha geçen maçtan sonra TEK KURUŞ ALACAKLARININ OLMADIĞINI söyledi. O zaman neden şampiyonluk gelmiyor?) Lig TV sanki reklam yeri. Lig TV kulüplerle ortaktır. Ama Lig TV'de antrenör yayın yapıyor, bir kulübe pazarlanıyor. Lig TV böyle olmamalı. Tümer Metin bizde oyuncuydu. Hasan Ali kırmızı kart görüyor Gaziantep'te... Neden görmüş bilmiyor. Önce eğitim alacaksınız. Bunun kurallarını bileceksiniz, ona göre yorum yapacaksınız. Bence, sence yok. Kurallar var. Bunlar uygulanmazsa insanlar birbirlerini yerler." (Başkanı bu konuda 'kısmen' haklı bulduğumuz yerler var. Lig tv dönem dönem antrenör pazarlanan bir yer durumuna döndü. Ama bunda suçlu Lig tv midir; yoksa takımına hoca aradığında "Aaa, ben geçen gün Mustafa Denizli'yi, Önder Özen'i yorum yaparken gördüm. Kerata çok da güzel konuşuyordu. Camiam onunla anlaşırsam hoşnut olur" diye düşünen çapsız yöneticide mi? Siz şunu diyebiliyor musunuz sayın Yıldırım? "Mustafa Denizli'den, Ersun Yanal'dan ya da Tümer Metin'den Lig tv'ye yorumcu olmaz!" Şu lafı edin; gerekçesiyle de bizi ikna edin, elinizi öpelim! Ama ömürleri hemen hemen futbol sahasında geçmiş insanlara "Bunlar kim ki Lig tv'de yorum yapsın!" diyemezsiniz. Şayet derseniz; birileri de çıkar (mesela ben) "Siz kimsiniz ki Fenerbahçe'ye başkan olabiliyorsunuz. Hangi futbol bilgisiyle?" der, gıkınızı çıkartamazsınız! Hasan Ali işini de o kadar uzattınız ki; sırf o iş üzerinden TFF'ye yükleneceğiz diye elinizin altındaki 12 numara'ya "Hasan Ali'nin cezası kalkmazsa Tuzla (kupa) maçında haliniz ne olurmuş"; bunun bile goy-goy'unu yaptırdınız. El insaf! Hasan Ali'nin o hareketi dünyanın her yerinde kırmızı kart! Affa da sadece Türkiye'de uğrar! Çünkü TFF'ciler bile sizden yaka silker hale geldi! Göreve geliş misyonları sizi ve Fenerbahçe'yi kurtarmak olan TFF'ciler bile!)
"Hakemlerden
bahsedeceğim evet. Bir tek hakem Halis Özkahya... Beşiktaş-Fenerbahçe ve
Sivasspor-Beşiktaş maçlarındaki yönetimi..."
(Aziz Yıldırım işte burada da aynı hastalıklı kafayla yürümeye devam ediyor, gene fitneye oynuyor! Olimpiyat Stadı'ndaki maçta aklımızda kalan tek tartışma, Volkan Şen topu kurtardığında çizgiyi geçti mi, geçmedi mi? Şayet Halis Özkahya art niyetli bir adam olsa o kararı 'geçti' olarak verir, onca Beşiktaşlının olduğu statta paşa paşa işine devam ederdi. Ama o kararından o kadar emin ki; 'çıkmadı' diyerek oynattı ve Fenerbahçe'nin RvP ile gol bulmasını sağladı. Şimdi o Halis Özkahya'dan da mı şikayet ediyorsunuz? Hem bakın; Halis Özkahya deyince aklımıza ne geliyor? Her hakem hakkında laf edin... Ama konu Halis Özkahya ise (Allah aşkına) susun! Çünkü Halis Özkahya'nın (bir dönem çok iyi gitmesine rağmen) uzunca bir süre neden bocaladığını en iyi siz biliyorsunuz! Evet... Şayet bugün Türk hakemleri (kaşarıyla-genciyle) bu içler acısı haldeyse, bunun en büyük nedeni Halis Özkahya'nın kusursuza yakın yönettiği o malum maçta Meyre(leş) ile yaşadığı o talihsizliktendir! O geceden sonra, sizin (bile bile) sırf "Fenerbahçe'nin hakkını koruyoruz" ayağıyla bu adamın hakemlik hayatına kast etmenizdendir! Ama Allah'ın sopasıdır belki... Öyle bir Meyre(leş) korudunuz ki; o gün bugündür, adam yattığı yerden para kazanıyor! E o da haklı; "ben hakemin suratına da tükürsem, tekerlek işareti de yapsam, dahası kıçlarına kazık da soksam bunlar beni koruyacak" mesajı verdiniz siz Meyre(leş)'e! Meyre(leş) de size NE KADAR LAYIKSANIZ O KADAR OYNUYOR! Hatırlayalım o günleri; Halis Özkahya'nın raporunu beğenmemeler mi, yeni rapor yazdırmalar mı, ne rezaletler gördük! O rezaletler diğer hakemler üzerinde şu etkiyi yaptı sayın Yıldırım: "Bu ülkede hata yapacaksan Fenerbahçe lehine yapacaksın, hatan asla Fenerbahçe'nin aleyhine olmasın!" İşte Türk hakemliği o günden bu yana HEP GERİYE gitti.
Halis Özkahya'nın Sivas'ta verdiği penaltıda ne varmış? İlk yarıda daha bariz olanını vermemiş; dahası Sivas'ı eksik kalmaktan kurtarmış. Onu görmezden gelip neden Beşiktaş'ın tertemiz galibiyetinin hakem sayesinde olduğunu ima ediyorsunuz?)
Unutmadan; Halis Özkahya'nın yönettiği o maçta bir de ısınma krizi yaşanmıştı. Haksız olduğunu bile bile, diğer Fenerbahçeli oyuncular da doğru yerde ısınmasına rağmen YANLIŞ YERDE ISINAN RvP'ye kol kanat gerdiniz. Aradan kaç zaman geçti? Nasıl; o özel adam, kurallar üstü adam diye pompladığınız RvP'den memnun musunuz? Kusura bakmayacaksınız; onu da siz öyle alıştırdınız, Meyre(leş) gibi... Çare yok, katlanacaksınız!)
"En önemli konu
terör dedik. Devletin aldığı her kararda destek veririz. Paralel yapı için de
aynısı geçerli. Hepimizin el birliğiyle Türkiye Cumhuriyeti'nin yaşaması için
buna karşı mücadele etmeliyiz."
('Paralel yapı'dan kastınızı biliriz. Ne çare ki; ülke şartları Recep Tayyip Erdoğan'la kurtuluşunuzu 'ortak' etti. Çünkü ikinizin de ortak derdi (usullü ya da usulsüz) DİNLEMELER idi. O günden bu yana 'aynı yolun yolcusu'sunuz! Ama sormak isterim; yaşatmak istediğiniz (bizim bildiğimiz) Türkiye Cumhuriyeti mi; yoksa AKP'lilerin üstüne sıkça vurgu yaptıkları (YENİ TÜRKİYE) Cumhuriyeti mi? Bu detay önemli; bu detay çok çok önemli! Bunu tüm Türkiye de bilmeli, Fenerbahçeli de! Öğrenirlerse belki sizi başkanları olarak görmek istemeyecekler! Olamaz mı?)
"Terranneo ile neden
ayrıldık, onu lig bitiminde anlatırız. Futbolcularla ilgili de 5 maç sonra
konuşuruz. Kimseden de çekinmem. Yanlış ve bazen ahlak sınırlarını aşan
yorumlar yapılıyor. (Kimin ahlak dışı konuşmalar yaptığını birazdan göreceğiz. Mesela Aziz Yıldırım bazı Fenerbahçe değerlerini birazdan AHLAKSIZLIKLA suçlayacak! Dikkat!) Futbol takımımıza ben güveniyorum. Bundan 3 hafta önce
Barcelona 9 puan farkla öndeydi. Real Madrid gitti yendi. Dün akşam
Atletico-Barcelona 76 puan oldu, 75 Real Madrid. Bizde de aynısı olabilir. Biz
oyunculara da inanıyoruz, heyete de, kendimize de... (İnanmadığını da birazdan göreceğiz! Satır aralarında!) Biz ümitliyiz. Son maça
kadar da sürecektir. Bence son maçta şampiyon belli olacaktır."
"Dün bağırıyorlar Ersun Yanal diye.
Organize edildiler. GFB grubu, ÜNİFEB biz bağırmadık diyor. Kim bağırdı peki?
İçeriye el uzatanlar var. Siyaset adına el uzatanlar var. Biletle, otobüsle
organize edenler var. Onları aleyhimize organize ediyorlar. Dün akşam oturdum,
bütün kameraları izledim. Ben bu sene hiç müdahale etmedim. Tek istediğim
takıma sahip çıkın dedim. Ben alışkınım. Çünkü rant çeteleri var. Siyasi ve
maddi... İkisi de var. Bunlarla ilgili yine çalışmaya başladım. Emniyet'e hepsiyle
ilgili suç duyurusunda bulundum. Alkollü olarak tribüne gelinmesini
engelleyeceğim. Dışarıda cinayet oluyor. Yarın bunlar büyüyecek. Uyarıyorum
buradan. Bu gruplar içerisinde rant mücadelesi var. Lütfen tedbir alın.
Elebaşlarını tribünlerden gönderin."
(Bu hastalıklı kafa Fenerbahçe ve Aziz Yıldırım'dan asla uzaklaşamıyor! "Ersun Yanal" diye bağırmışlar ve bu 'organize' imiş! Neden organize olsun; bir, neden bağıramasınlar; iki, bunlar takımın kötü gittiği günlerde hep olagelmiş şeyler değil mi? "Alex" diye bağırmak yasak, "Ersun Yanal" diye bağırmak yasak! Bu nasıl bir kafadır? Fenerbahçeli geri zekalı mıdır ki; başkan kimi isterse ona bağıracak, başkan kimi sevmiyorsa onun adını anmayacak! Fenerbahçe Stadı gol yerken bile çığlık çığlığa bağıran, futboldan bu kadar bihaber kadın taraftarlar da gördü. Ama onları bile (!) 'organize tezahürat yapmakla' suçlamadınız mı? Onları da 'muhalefetin uşağı' ilan etmediniz mi? Neymiş; "Söyle Aykut söyle... Kaptan Alex nerde?" diye çok sıradan bir tezahürat yapmışlar diye! Taraftar bu arkadaş, taraftar! O kimi seviyorsa, kimi beğeniyorsa ona bağırır! Daha yeni şahit oldunuz. Kaleciniz Volkan "Beraberliğe bayram ettiler" derken Galatasaray tribünleri son düdükten 10 saniye sonra "Yönetim istifa... Yönetim istifa..." diye bağırmıyor muydu? Taraftar bu! Onların masum duygularını kimse organize edemez! Onlara kimse 'inanmadığı bir şeyi' dikte edemez! Haaa, buna rağmen... Sokaklarda istenmeyen şeyler olmuş. Bu polisin işi! Madem alkolle mücadele ediyorsunuz; (zaten yasak ama) kapıya alkolmetre koyun, taraftarınız alkollüyse (gerçekten) içeri almayın! Ama bu Aziz Yıldırım'ın hatırladığımız 100'üncü basın toplantısı ve hiç bir şey değişmiyor! Neden? Gerçekten mücadele etmemekten olabilir mi?)
"BEN OLDUĞUM MÜDDETÇE BU
KULÜBE GELEMEZ"
"Ersun Yanal'ı kim gündeme taşıdı? Lig TV'de Şansal Bey söyleyerek. En son dedi ki: 'Kulüpten kendim ayrıldım.' Ben olduğum müddetçe bu kulübe gelemez. Beni böyle kızdırırlarsa 10 sene de gitmem. Aday olurum, olursam da seçilirim. Benimle uğraşmasınlar."
"Ersun Yanal'ı kim gündeme taşıdı? Lig TV'de Şansal Bey söyleyerek. En son dedi ki: 'Kulüpten kendim ayrıldım.' Ben olduğum müddetçe bu kulübe gelemez. Beni böyle kızdırırlarsa 10 sene de gitmem. Aday olurum, olursam da seçilirim. Benimle uğraşmasınlar."
(Biliyoruz! Yaşadık ve gördük ki; şikesi bu kadar sabit olan Aziz Yıldırım bile bu kulüpten kongre ile gönderilemedi! Neden? Çünkü üyeler hep onun askerleri de ondan! 'Kızdırmasınlar' diyerek bahane aramasın. Çünkü herkes biliyor ki; ölmeden Aziz Yıldırım o kulübü elinden bırakmayacak! Siz bakmayın o 3 Temmuz'da "Fenerbahçe'yi ele geçirmeye çalışıyorlar" bağırtılarına... Yoksa Fenerbahçe'yi kimin ele geçirdiği (!); onun paşa gönlü istemediği sürece asla bırakmayacağı da gayet ortada!)
"1907 Derneği'yle konuşacağım. Ya
bunlarla ilişkilerini kesecekler ya da komple karşıma alırım. Böyle
terbiyesizlik olmaz. Fenerbahçe yönetimi ne yapmış? Bütün futbolcuları transfer
etmiş. Amatör branşlarda başarılı olmuş. Şampiyon olamayabiliriz Euroleague'de.
Ne var bunda? Beşiktaş 8 senedir şampiyon olamıyor. Ne olacak? Biz de 7-8 sene
olamadık. Fenerbahçe büyüklüğünden bir şey mi kaybetti. (Evet... Doğru... Şampiyon olamadıysan ne olmuş? Kimin her sene şampiyon olma garantisi varmış? Ama madem kendinden eminsin, o zaman niye durduk yerde basın toplantısıyla dert anlatıyorsun? Yürüsene sen bildiğin doğru yolda! Amaaa... Evet, adamları aldın da... E oynamıyorlar! Onu sana mı soracaklar; yoksa bana mı? Şu anda tam da onu yapıyorlar!)
Rize'ye kadar... Tam
Rize'de yükselişe geçtik, araba kurşunlandı. (Burası çok su kaldırır! Failler belli değil ama... Diyelim ki Trabzon cenahı yaptı. Size bir sahne çizeyim. Tapulu bir arsanız var, bir de pek geçinemediğiniz bir komşunuz. 6 aylığına yurt dışına gidiyorsunuz ve dönünce bir bakıyorsunuz ki, sizin komşu sana ait bahçeye 5 katlı apartman dikmiş! Şimdi kendinize sorun. Ne yaparsınız? 1- Mahkemeye gidersiniz (Trabzonspor gitmedi mi?) 2- Hakimin kararına uyarsınız. Türkiye'deki hakimler, UEFA, CAS, İsviçre mahkemeleri hepsi sana "şike yapmışsın" demedi mi? Hakim seni haklı buluyor; ama komşun senin bahçene diktiği binayı yıkmıyor! Hadi buyur arkadaş... SEN NE YAPARSIN? (Diyelim ki Trabzonlu yaptı) Be arkadaş; devleti ve medyayı suçunuza ortak ederek siz Trabzonspor'a 'yok' muamelesi yapmadınız mı? Siz ("o kupa artık müzemizden çıkmaz") diyerek Trabzonluya silaha sarılmaktan başka yol mu bıraktınız?)
Terör var. İstanbul'da bomba var
deniliyor, insanlar sokağa çıkmıyor. Geçen AVM'ye yemek yemeye gittim, eskiden
bin kişi olurdu, 20 kişi yoktu bu sefer. Rize'deki insanlar korkmadı mı yani?
Neden olduğu 1 senede ortaya çıkarıldı mı? (Terör var... Peki siyasi terör azmış gibi stadına gelecek hakemleri "Bana bakın, buraya giriyorsunuz ama (Fener aleyhinde hata yaparsanız buradan çıkamazsınız! Taraftarımız buna izin vermez" diyerek sportif teröre de ben mi davetiye çıkarttım? İnsanlar tabi terörde evine kapanır oldu. Ama statlardaki taraftarın bıçak gibi kesilişine hiç girmeyelim sayın başkan! Çünkü şike işini çok yanlış yoldan giderek çözmeye çalıştınız. Çözdük sanıyorsunuz ya; sakın sanmayın! Şayet bugün tribünler parmakla sayılacak haldeyse bu sayenizdedir! Biliniz ki; siz gitmeden asla eski haline dönmeyecek!) Futbolcular bunun travmasını yaşıyor
ama. Bir terör lafı olunca yaşıyorlar yine. Bu sene Galatasaray maçında yine
bomba ihbarı oldu. Fenerbahçe'nin lehine olmasına rağmen ülke menfaatlerine
göre davrandık. Seyircili oynansın dedik. Belki biz sportif olarak avantaj
sağlayacaktık. Niye bunları değerlendirmiyor kimse. Yabancı futbolcuların çoğu
terörden dolayı kendilerini veremiyor. Avrupalı için korku başlıyor, düşüş
başlıyor. Ama bizim televizyoncular... Vur abalıya, vur abalıya." (Galatasaray-Fenerbahçe maçının terör yüzünden ertelenmediğini hepimiz iyi biliyoruz. O maçın neden ertelendiğini de! Terörden maç erteleyecek kafa o bombadan 3 saat sonra Başekşehir'deki Beşiktaş maçını oynatmazdı!)
"Bu Ersun Yanal'ı antrenör yaptık.
Ben getirdim. Diyor ki ben ayrıldım... Ya seni biz gönderdik. Beni daha fazla
konuşturma. Sen takımı yalnız şampiyon yapmadın. Biz her şeyi yerine getirdik,
oyuncular da mücadele etti. Kendisi de takımın başındaydı. Tribünler Aykut
Kocaman diye bağırıyordu, o geldiğinde. Trabzon'a gitti, Fenerbahçe şike
yapmadı diyemedi. Burada söylüyordu, orada niye söylemedin." (Hani böyle ezik sevgililer vardır ya; "o beni terk etmedi, ben onu sepetledim" derler... Bu "Ersun Yanal'ı biz yolladık" lafları da aynı o tonda! Ama Ersun Yanal'ın Trabzon'a gittikten sonra 'Fenerbahçe şike yapmadı' demeyişi öyle değil! Bu ne saçma sapan bir sözdür; tarifi imkansız! Kendi olmadığı dönemde Aziz Yıldırım ve Fenerbahçe'nin ne yapıp-ne yapmadığını Ersun Yahal ne bilsin sayın Yıldırım? Ersun hoca "yapmadı" deseydi Fenerbahçe şike yapmamış mı sayılacaktı? Dedim ya en başta; bunlar çocukça sözler. Koskoca Fenerbahçe başkanına hiç yakışmıyor!)
"Şu anda 64 puanımız
var. Onun zamanında 75 puanla kapattık. (Evet de... O çamur attğınız Ersun Yanal (isteseniz de istemeseniz de) 'Fenerbahçe'yi daha Nisan ayında şampiyon yapan hoca' olarak tarihe geçti. Sizin kovmakla övündüğünüz Ersun Yanal, taraftarın gözünde o! Dünkü maçta adını andılarsa 'yaptı; gene yapar' diye düşündüklerindendir!) Beşiktaş'la Galatasaray 54'lerde. İkisi
de çok kötü bir sezon geçirdiler ve bizden geride kaldılar. (Acaba neden? Kendi evlerinde çok iyi top oynayan Beşiktaş ve Galatasaraylı futbolcuya (deplasmana çıktığında) neden "Ağzınızla kuş tutsanız bu sene şampiyon olamazsınız" hissi veriliyordu? Aziz Yıldırım'ın "Takımı Ersun Yanal şampiyon yapmadı" derken; (aslında demek istediği) bu olabilir mi?) Ama ilk devre
biterken Karabük'e 2-1 yeniliyoruz. O şekilde basının tenkitleriyle geliyoruz.
Kimler ne yazmış? Basın da destek veriyor ya şimdi.
Fark 4 puana düştü,
ben bütün herkesi topladım.(Evet... İyi dinleyin... O sezonun kader anı odur! Fark (Galatasaray'la 4'e, Beşiktaş'la 5'e düşmüştü ve işin kötüsü Fenerbahçe hem Galatasaray'a, hem de Beşiktaş'a gidecekti. İşin ondan da kötüsü; BÜTÜN ERSUN YANAL TAKIMLARI 2. YARILARDA HEP TEPETAKLAK GİDERDİ! O YÜZDEN ÖNLEM ALINMALIYDI! Şu satırdan sonra Aziz Yıldırım aldığı önlemi anlatıyor!) ....ben bütün herkesi topladım!!! (Ne kadar basit değil mi? Aranızda bir toplanıyorsunuz; hoop şampiyonluk geliveriyor! Peki sayın Yıldırım tam da bu dönemde (o meşhur basın toplantısıyla) "Sivas'ta penaltımızı vermediler. 'Şampiyon olamazsak ligden çekiliriz' tehditlerinden neden bahsetmiyor?) Ondan sonra Trabzon'a gittik sonra yükseliş
başladı. 75 puanla şampiyon olmadık. 2006'da Denizli'de 80 puanla şampiyonluğu
kaybettik. O yüzden tribünde nifak çıkarmayın. Beni de konuşturmayın. Ahlaklı
olanlar bu kulüpte çalışabilirler. Ben varken de gelemez. (Ne yalan söyleyeyim; Aziz Yıldırım bu sözü ettiğinde aklıma o malum atasözü geldi! AHKLAKSIZA AHLAKSIZ OLDUĞUNU SIK SIK HATIRLATMAZSANIZ GÜN GELİR SİZE AHLAK DERSİ VERİR! Fenerbahçelilerin iç işlerine karışmak, aralarına girmek gibi olması ama... Şu Aziz Yıldırım sözü tam da bu tamlamayı hakediyor!) Fenerbahçeliyim
diyorsa Trabzon'a gitmeyecekti. (Bu mudur yani? Ersun Yanal'ı Aziz Yıldırım'ın gözünde AHLAKSIZ yapan sadece bu mudur? Fener'den ayrıldıktan sonra Trabzon'a gitmesi! Kusura bakmayı sayın Yıldırım; ona "ahlaksız" demezler, "profesyonel" derler! Herkes bu işi para için yapıyorsa Ersun Yanal gazoz kapağı için mi yapmakta? Peki o sırf bu yüzden ahlaksızsa, altyapısından yetiştiği Galatasaray'ı elinin tersiyle iterek sizin takıma gelerek Emre Belözoğlu da mı ahlaksızlık etmiştir? Şayet gelseydi Arda; o da mı sizin gözünüzde ahlaksız olacaktı? Diyorum ki; Aziz Yıldırım hastalıklı bir kafaya sahip. O gerçek bir kendine Müslüman! Diyeceğimiz tek şey; Allah Türk futbolunu ve Fenerbahçe'yi bu hastalıklı kafadan bir an önce kurtarsın!) Galatasaray'la flört etmeyecekti. Bekleyecekti. (Bak sen! Daha da beter ayıbı varmış Ersun Yanal'ın! Galatasaray'la da flört etmiş! Hiç yapılacak şey mi bu? Ama ne bekliyorsunuz ki! Fenerbahçe takımının idman saatlerini orospulara göre düzenleyen Ersun Yanal o orospulardan taktik öğrenmiş! Bir Trabzon'a, bir Galatasaray'a göz kırpmış!) Zamanı gelince yeni yönetimler gereğini yapardı. Benden sonra da gündeme
gelirse ben elimden geleni yaparım durdurmak için." (Yahu bizim bildiğimiz Ersun Yanal'ın geçmişinde fanatik bir Fenerliliği de yok! Galatasaray'a malolmuş Fatih Terim'e (Selim Soydan ve Şadan Kalkavan eliyle) Fenerbahçe hocalığı teklif eden Aziz Yıldırım'ın kendisi! Mustafa Denizli gibi Galatasaray'la özdeşleşmiş bir ismi Fenerbahçe hocası yapan gene Aziz Yıldırım! Bu gerçek ortadayken, sanki Ersun Yanal çocukluğundan bu yana Fenerbahçeliymiş gibi ÖMRÜ BOYUNCA Fenerbahçe'nin ona teklif yapmasını bekleyecekmiş! Pes be arkadaş; pes! Kendine Müslümanlıkta zirve bu!)
"AZİZ
YILDIRIM'I YIKAMAZSINIZ"
"Daha 5 maç var, olmaz. Aziz Yıldırım'ı yıkamazsınız ya. Ben istersem yıkamazsınız. Bilet veriyorlar, otobüs kaldırıyorlar. Galatasaray maçından sonra siyah bir araç geliyor, Ersun Yanal diye bağırın diye talimat veriyorlar. Tespit edeceğiz." ("Edeceğiz" değil... Aradan kaç gün geçti. Zamanın vardı. Madem öyle bir şey var; bugün ortaya belgesini koyacaktın! Kalanı 'haksız itham'a girer! Sana yapılmasını istemediğini sende başkasına yapmayacaksın!)
"Daha 5 maç var, olmaz. Aziz Yıldırım'ı yıkamazsınız ya. Ben istersem yıkamazsınız. Bilet veriyorlar, otobüs kaldırıyorlar. Galatasaray maçından sonra siyah bir araç geliyor, Ersun Yanal diye bağırın diye talimat veriyorlar. Tespit edeceğiz." ("Edeceğiz" değil... Aradan kaç gün geçti. Zamanın vardı. Madem öyle bir şey var; bugün ortaya belgesini koyacaktın! Kalanı 'haksız itham'a girer! Sana yapılmasını istemediğini sende başkasına yapmayacaksın!)
"Türkiye'de
statlarda milli maç oynayamıyoruz. Böyle şey olur mu? Bunun nedeni medyadır. (Bunun nedeni medya değil; şike işini adalete göre değil, balıkların büyük ya da küçük oluşlarına göre çözmeye çalışanlardır. Fenerbahçe büyük balıktı, Trabzon'da küçük balık! Devlet ve medya elbirliği yaptı; (herkesin gözü önünde) büyük balığın küçüğünü yutmasına izin verildi! Bu ülke herşeyden nefret ederdi; ama milli takımından etmezdi! Ama şikeciler ve onların ölümüne koruyucuları insanları milli takımdan nefret boyutuna getirdi. İnsanlar futbol ve futbolcu gördüğü zaman tiksinir hale geldi!) Konya'ya veriyorlar, küfür yok diye. Son zamanlarda başladı bizim oyuncuların
aleyhine. Başkanları şaşırdı. Yorumcu bunları anlatacak. Bizi birbirimize
kızdırmaya çalışıyorlar. Ya Ahmet Çakar, senin titrin var, sen doktorsun. Sen
örnek ol. İyi hakemlik yapmışsın. Senin bu topluma verebileceğin çok şey var.
Yok ben demişim hocaya, Ümit Özat'ın elini sıkma diye. Ben severim Ümit'i niye
öyle bir şey diyeyim. Bu nasıl bir gerizekalılıktır? Koyuyorlar aşağıya şişeyi,
konuşuyorlar." (Yorumcuları ekrana alkol alarak çıktığını söylemek büyük iddiadır; ispat gerektirir. Şayet ispat edemezsen senin de locada alkol alarak hakem odası bastığını söylerler; ayıp olur! Basın toplantısı biter bitmez Aziz Yıldırım'ın "paralelci" ve "geri zekalı" diye suçladığı isimler "Bu adam ruh sağlığını kaybetmiş" şeklinde yazılar yazdı. Yani onlar denecek şeyi "fazlasıyla" söyledi.)
"Diego'ya Van
Persie'ye Nani'ye bağırttınız? Bunları görme şansınız var mıydı? Bunlar
Türkiye'ye gelmiş. Başarılı olmayabilirler. Gomez Fiorentina'da kötüydü. Bak
gayet güzel oynadı." (Peki Gomez de kötü oynasa Beşiktaşlıların onu 6 okka pışpışlayacağını mı sanıyorsunuz? İyiyse alkış, kötüyse kötü tezahürat! Taraftar futbolcunun sürekli moral hocalığına mecbur mu arkadaş? Senede 3 milyon euro alan bir adam taraftarı her daim mutlu edecek! Edemiyorsa gidecek! Anlaşılmayan?)
"Bundan sonra kulübe
başkan olmak isteyen iki şey yapacak. Kongrede delegeler söz verecekler.
Birincisi: üniversitenin tamamlanması. İki: Gebze'de 250 dönüme yakın arazi
alıyoruz, 3 Temmuz Kompleksi açacağız buraya, bu projeyi yapacaklar. Bu sözleri
verecekler, vermezlerse olmaz. (Saçma! O zaman o koltuğa (varsa) oğlunu, (yoksa) kardeşini koyacaksın! Dahası; oraya uzaktan kumandalı bir başkan koyacaksın. Projeler (sence) iyi olabilir de... Yeni başkana göre "gereksiz külfet" sayılabilir. Fenerbahçe'nin bundan önce üniversitesi mi vardı? Eeee, olmasa Fenerbahçe'nin sonu mu gelir? Senin yaptığın icraatlere başka biri karıştı mı ki, senden sonrakiler senden icazet alsın?) Fenerbahçe benim dönemimde 3 senede bir şampiyon
oldu. (Peki ya Galatasaray? :) ) Daha iyi olabilirdi. 2006'da önümüzü kestiler. Paralel Yapı çıktı.
Paralel yapı 2004'ten beri bizimle uğraşıyor. Belgeler var, yakında çıkar
ortaya. (Nasıl diyor o meşhur facebook paylaşımı? HER GÖ*ÜN SIKIŞTIĞINDA AL BİR PARALEL! Siz de aynı taktikle yürüyorsunuz!) 2006 şampiyonluğumuz elimizden alındı. 2009'da son maçta kaybettik. O
sene isteseydik şampiyon olurduk. Nasıl olurdu? İBB-Diyarbakır maçı iptal oldu.
Bir şeyler oluyordu. Hayır dedik. Diyarbakır'ın o sene ligde kalması
gerekiyordu. 3 defa da son maçta şampiyonluğu kaçırdık." (Ne alaka? Vallahi anlayamadık!)
"ACİLEN
TFF VE KULÜPLER BİRLİĞİ BİR ARAYA GELMELİ"
"Acilen TFF'nin Kulüpler Birliği ile bir araya gelerek yayın hakkını alacak olan kuruluş için ihaleyi açması lazım. Süper Lig A.Ş.'yi kurmak istiyorlar. Bu kadar kolay değil. Kanunla olmaması lazım. Bunlar kolay değildir. Öyle yapacağız diyerek olmaz. (Bak seeeen! Kanunlara ne kadar da saygılıymışız! Sanki onu duyan "havuzdan çıkarız. Ligden çekiliriz!" laflarını ben ettim sanır!) Federasyon yayın hakkından aldığı miktarı düşürecek. İhale de 450 milyon Dolar'a yaptığımız yayın ihalesinin bugüne çevrilmesiyle yapılmalıdır. Bunlar iyi hesaplanmalı. Türkiye'de para etmiyor demek yanlıştır. Göksel Bey 600 diyor, ben daha yukarıda olması gerektiğini düşünüyorum." (Bu ligin ne kadar edeceğini tribündeki seyirci sayısına bakarak da anlayabilirsiniz sayın Yıldırım! Bu futbol ortamında kalmakta direndikçe onların da bir bir kaçacağını yaşayarak öğreneceksiniz! Madem o kadar çok değerli bir ligimiz var, formanıza neden sponsor bulamadınız? Lige sponsor olanlar neden hep DEVLETE AİT para muslukları?)
"Acilen TFF'nin Kulüpler Birliği ile bir araya gelerek yayın hakkını alacak olan kuruluş için ihaleyi açması lazım. Süper Lig A.Ş.'yi kurmak istiyorlar. Bu kadar kolay değil. Kanunla olmaması lazım. Bunlar kolay değildir. Öyle yapacağız diyerek olmaz. (Bak seeeen! Kanunlara ne kadar da saygılıymışız! Sanki onu duyan "havuzdan çıkarız. Ligden çekiliriz!" laflarını ben ettim sanır!) Federasyon yayın hakkından aldığı miktarı düşürecek. İhale de 450 milyon Dolar'a yaptığımız yayın ihalesinin bugüne çevrilmesiyle yapılmalıdır. Bunlar iyi hesaplanmalı. Türkiye'de para etmiyor demek yanlıştır. Göksel Bey 600 diyor, ben daha yukarıda olması gerektiğini düşünüyorum." (Bu ligin ne kadar edeceğini tribündeki seyirci sayısına bakarak da anlayabilirsiniz sayın Yıldırım! Bu futbol ortamında kalmakta direndikçe onların da bir bir kaçacağını yaşayarak öğreneceksiniz! Madem o kadar çok değerli bir ligimiz var, formanıza neden sponsor bulamadınız? Lige sponsor olanlar neden hep DEVLETE AİT para muslukları?)
"Chelsea de dün 3-0
yenildi ama kimse bir şey demedi İngiltere'de. (Bak sen! Demek Chelsea gerçek bir huzur evi! Onları başında Mourinho isimli dünyanın en büyük hocası yok muydu? Ondan daha iyisini mi bulacaklardı ki, sonuçlar kötü diye onu da kovdular!) Geçen İngiltere'ye gittik. Orada
konuştuk. Leicester'in bütçesi 120 milyon Pound dedi. Yayından 100 milyon
alıyorlar dedi. Şampiyon olurlarsa 300 milyon Pound alacaklarmış. (Peki Bursa şampiyon olunca neden Adnan Polat'la işbirliğine yeltendiniz? Neden 'yılanın başını küçükken ezmek lazım' dediniz?) Biz hakkımız
fazla almamız lazım diyoruz, olmaz diyorlar. Şimdi de bonservis için yüzde 25
stopaj vergisi çıkmış. Kulüpler Birliği bununla da ilgilenmeli." (Bu konu önemli! Keşke tertemiz yöneticiler bulabilsek de, işi spor yönetmek olandan, işi üniversitede öğrenci yetiştirmek olandan TEK BİR KURUŞ vergi almasak! Ama dikkat! O iş ancak tertemiz adamlarla olur, kirli işlerini spor yöneticiliği sayesinden AK'layacak adamlarla değil!)
"Sow diye tezahürat
yapıyolar. Biz göndermedik ki onu. Sözleşmesinde madde vardı, verdiler parayı,
aldılar." (Kör ölünce badem gözlü olurmuş! Fenerbahçeli de bi tuhaf! Musa Sow'la kaç kere şampiyon oldun? Daha da önemlisi, o varken kaç tane şampiyonluk kaçırdın?)
"Nani, Van Persie'ye
ödenenler var. Hepsi satılır büyük paralara. Ama o bağıranlar izleyemezler bir
daha onları. Almam stada. Söz vermişlerdi. Dün bağırdılar. En çok kızdığım da
ÜNİFEB... Bunlar okuryazar, bunlar Fenerbahçe'nin geleceği diyordum, vazgeçtim.
Yukarıdan talimat mı alıyorlar diye bakıyorum. Öyle bir şey varsa buralar
yangın yerine döner. Hepsini araştıracağız." (Biliriz! Taraftarınıza "paralı köpekler" dediğinizi de, elinde parasını ödediği halde, sırtında küçücük oğluyla evine gönderdiğiniz kombinesi olan taraftarınızın olduğunu da biliriz. O yüzden... Geçen hafta Galatasaray maçından sonra bazı taraftarlarınız Samandıra'yı basmış; "Burası babanın çiftliği değil!" diye bağırıyorlardı. O tezahürata neden alınmadınız, ona nasıl oldu da tek laf etmediniz, hayret ettim! Değinirseniz, Fenerbahçe'nin çiftliğiniz haline geldiği düşünülür diye mi endişelendiniz?)
"3 Temmuz'da suçlu
olanlar örtbas edildi. Bir türlü bırakmıyorlar Fenerbahçe'nin peşini. Kulüpler
çözsün kendi içlerinde, bırakın ya." (81 dakika sürmüş galiba basın toplantısı... Sanırım en doğru lafınız buydu sayın Aziz Yıldırım! Hem de ne örtbas edildi! Böyle bir örtbas edişi 4-5 sene önce rüyanızda görseniz, SİZ BİLE İNANAMAZDINIZ!)
"Caner'le ilgili
henüz karar yok. Bugün toplantı var. Hocayla da konuştuk. 1-2 gün zaman
istemiş, şimdilik bu şekilde."
"Basketbolda Ülker'le anlaşma
yaptık, bir yerlere geldik. Ama bu sene tamamen kulüp finanse ediyor. Ülker'e
binlerce kez teşekkür ediyorum. Murat Ülker ve ailesine çok teşekkür ediyorum.
Diğer kulüplere de sponsorluk yapmıştır. Hepsi Türk sporu için yapıldı. Biz de
destek olduk. Basket takımının kötü günleri de oldu. Ama o salonda bağıranlar
yok. Takım iyi oynar, kötü oynar... Maç biter, yuhalarsın. Aziz Yıldırım istifa
dersin. Ama maç başlamadan başladılar. Biz Nani'yi Van Persie'yi getirmek için
ne kadar uğraştık. Öyle kolay zannediyorlar. Basketbolda daha fazla sahip
çıkıyorlar, burada çıkmıyorlar." (Artık taraftara müşteri gözüyle bakıyorsunuz ya! Hani nasıl derler; MÜŞTERİ HER ZAMAN HAKLIDIR! Bırakın ne zaman bağıracaklarına müşteriler karar versin; pardon... Taraftarlar!)
NANİ
VE PEREİRA PROTESTOSU
"Van Persie ile Pereira sarıldı. Vay efendim niye sarılmış... İnsanların duyguları var. Demek ki tepkisini böyle gösterdi. Çıktılar sarıldılar, bundan mutlu olacağınıza, bunu soruyorsunuz. Onlar da küs de olabilir, dargın da olabilir. İnsan duygularını niye böyle istismar ederler anlamam." (Oysa ki siz de içinizden salladınız. "Ulan şerefsiz! Bu gece sarılacağına daha en baştan adam olaydın ya! Krizle başladınız, iş işten geçti, şimdi birbirinize sarılıyorsunuz!" Doğru söyleyin; içinizden geçen bu değil mi?)
"Van Persie ile Pereira sarıldı. Vay efendim niye sarılmış... İnsanların duyguları var. Demek ki tepkisini böyle gösterdi. Çıktılar sarıldılar, bundan mutlu olacağınıza, bunu soruyorsunuz. Onlar da küs de olabilir, dargın da olabilir. İnsan duygularını niye böyle istismar ederler anlamam." (Oysa ki siz de içinizden salladınız. "Ulan şerefsiz! Bu gece sarılacağına daha en baştan adam olaydın ya! Krizle başladınız, iş işten geçti, şimdi birbirinize sarılıyorsunuz!" Doğru söyleyin; içinizden geçen bu değil mi?)
"Fenerbahçe 5 puan
önde olsa yine basın toplantısı yapacaktım."
Beşiktaş
yöneticisi Erdal Torunoğulları'nın 'Van Persie'yi bedavaya alıyorduk"
açıklamasına cevap: "Alsaydılar
o zaman. Niye almadı? Biz kazıklandık! Hep kazık yemeye alışığız! Onların
futbolcusunda da aynı sorun var. Araştırın siz." (Almadılar... Çünkü araya siz girdiniz! Türkler'in birbirine girdiğini gördü Avrupalı, malı 'parayı verene' çaktı! Dua edin Beşiktaş devreden çıkmış. Yoksa 10'luk mal 20'ye mal olurdu!)
"Kulüpler Birliği
Sayın Cumhurbaşkanı'ndan randevu aldı, gittiler. Ben davetli değildim. Siz
benim yerimde olsanız gider miydiniz?" (Benim bildiğim o tip toplantılara "isim" değil, "makam" davet edilir! Yani davetiyeye "Sayın Antalyaspor başkanı bilmem kim, sayın Bursaspor Başkanı bilmem kim... yazarlar. Ne yani? Size davetiye de mi gelmedi? Laf olmasın diye sizin gidesiniz gelmemiştir!)
"Volkan Demirel
benden talimat almış... Ben 18 senedir başkanım. Bunlar olmaz. Kimse böyle
şeyler yapmaz. Volkan karakterli, iyi bir Fenerbahçelidir. Milli maçta telefon
geldi. Acilen dönmesi lazım dediler, ben de Hasan Çetinkaya'yı aradım, kaptan
Emre'yi aradım. Dedim alın götürün. Fatih Terim'e söylemiş giderken. Arabasını
vermiş, göndermiş. O zaman çocuğu suçu yok ki. İyi kaleci değilsin deyin,
almayın. Ama öyle oldu, böyle oldu diye olmaz. Milli Takım başarısız olursa
fatura kime çıkacak? Millete çıkacak. Sen üzüleceksin." (Volkan Demirel'i küçücük çocukların bile SEVMEDİĞİNİ, onu MİLLİ TAKIM KALESİNDE GÖRMEK İSTEMEDİĞİNİ Galatasaray maçı öncesinde tüneldeki Galatasaraylı çocuktan göremedik mi? Diyelim ki aldılar... Fenerbahçe'yi uçurdu mu ki; Milli takımı uçuracağının garantisi olsun? Hepsinden önemlisi... Volkan Babacan'ın nesi kötü? Bu çocuk ÖZ BE ÖZ FENERBAHÇE ALTYAPISININ ÜRÜNÜ değil mi? Volkan Demirel'e sahip çıkarken (hangi şeytanlığın peşindesiniz bilmiyorum;) Volkan Babacan'a çok ayıp ettiğinizi fark edemiyor musunuz? Volkan Demirel çok iyi ise alın Fenerbahçe'de tepe tepe oynatın! Ama burası milli takım! İnsanlar milli takımlarıyla yeni yeni barışmaya çalışırken yeniden arıza çıkarmanın manası var mı?)
Gökhan Gönül, Caner Erkin ve
Mehmet Topal için: "İsteyen
istediği yere gider. Bunları bırakacağız artık. Bu para yükseltmelerin şeyi
yok. Kulüpler bütçelerini yeniden düzenlemeli UEFA için. Ben seneye yapamazsam
yarım bırakır giderim, bizden sonraki yönetim bunu çeker. Sana 4, sana 5 diye
dağıtırım ben. (Geçen sene yaptığınız tam da bu değil mi? "Ne olmuş, 50 milyon euro harcasam ben de şampiyon olurdum" dediniz ama 80 milyon euro harcamanıza rağmen bu seneki şampiyonluk da kaçmıyor mu?) Yarın gelenler üzülür, men ediliriz. Bugün Caner ve Gökhan 2'nin
üzerinde maaş alıyor. (Hadi Caner'den artık fayda yok da... Kalan 5 haftayı Mehmet Topal ve Gökhan Gönül'le oynamayacak mısınız? Bu tavırdan sonra Topal ve Gönül'ün nasıl bir ruh haline girebileceğini düşünmüyor musunuz? Ve asıl soru; taraftara öyle gaz veriyorsunuz ama... Siz sahiden şampiyon olacağınıza inanıyor musunuz?) Öyle Avrupa'ya gideceğim falan, bıraksınlar bu işleri.
Avrupa'da yok öyle bir para. (Avrupa'da olmayabilir de; Çin'i var, Katar'ı var. Musa Sow'un 17 milyon euro edeceğini kim tahmin ederdi? Ama gitti!) Yabancılar da para için geliyor. Bu oyuncularla
Trabzon maçından sonra konuşacağız. Anlaştıklarımız kalacak. Bu kadar basit.
Beşiktaş istiyormuş, isterlerse giderler. Geçmişte olmadı mı? Tümer Metin
Beşiktaş'ın kaptanı değil miydi? Profesyonel bu oyuncular." (Tümer'e takmış ya bi kere kafayı! Dönüp dolaşıyor; ona sarıyor! :) )
"Terraneo'yu aldım,
attım. Ne var bunda?" (O zaman "kurumsal-murumsal" gibi laflar etmeyeceksiniz! Haksız mıyız?)
"Aykut benden sonra
gelebilir. Benim dönemim için geçerli. Benden sonra gelebilir, beni
ilgilendirmez." (O kadar çok kaldı ki; gittikten sonra hala Fenerbahçe'ye kimin hoca olabileceğini SAHİDEN ONA SORACAKLAR SANIYOR! Hiç normal değil bu ruh hali!)
"Rize olmasaydı
geçen sene biz şampiyonduk, iyi bakın. Kurşun geliyor, otobüs devrilecek. Siz
Avrupa'da yaşamışsınız, sonra psikolojik durumunuzu düşünün. Seni Diyarbakır'a
göndereyim 10 gün, bakalım ne yapacaksın... Yapan da meçhul, bulunamıyor hala.
Sonra Mehmet Topal'ın aracına atılan kurşun. Bunlar hep travma."
(Bu iyi gene... Biz ŞİKE YAPILAN BİR ÜLKEYE AVRUPALI PARA İÇİN BİLE GELMEZ SANIYORDUK! Geldiler; onlar da sırf paranın hatırına BİZİM GİBİ TERÖRLE YAŞAMAYI ÖĞRENDİLER!)
Yandex
ile yapılan sponsorluk anlaşmasıyla ilgili: "Fenerbahçe'nin
üyeden 100 milyona yakın geliri olacak dedim, oradan da üniversiteye aktarma
yapılabilir dedim. Süreç iyi gidiyor. Her gün terör, ekonomik sıkıntılar var.
Bunlara göre gayet iyi gidiyor. Senede 100 milyonluk katkı yaparsa kulübe, bu
da süreklilik arz ederse, bu iyi mi kötü mü?"
"İsmail Kartal ile konuştum.
Avrupa'ya göndereyim seni, eğitim al, kulüpte kal dedim. O kabul etmedi. Ben
olmasam İsmail Kartal Fenerbahçe'ye antrenör olabilir mi? 5 tane Fenerbahçe'den
yetişmiş çocuğu kulübe antrenör yaptım. Kim yapabilir? Bu sene başarısızlık mı
var, sorumlusu benim." (Haklı olduğu konulardan biri de bu Aziz Yıldırım'ın... Ama "Sizi ben hoca yaptım! Ben olmasam siz kimsiniz?" ruh hali nasıl bir şeydir! Aynı lafı Aykut Kocaman'a da etti; geçen seneyi de bu seneyi de AYKUT KOCAMAN'A KAYBETMESİ YÜZÜNDEN şampiyon bitiremiyor! Tavsiyemiz; insanlara kibirli yaklaşmasın! Biri de "Sen kimsin ki Fener'e başkan oldun? Parandan başka bunu hak edecek neyin var?" der, verecek cevap bulamazsınız!)
"Lütfen bu ülke için
bir şeyler yapalım. Terör ve Paralel Yapı'ya karşı bir şeyler yapalım."
(Tabi ki şikecilere de, ülkeyi soyan hırsızlara da!
Hele o siyasetçilerin büyük hırsızlıklarına (sırf size yeniden yargılama hakkı verdiler diye) arka çıkmayalım! Anlaştık mı?)
Hele o siyasetçilerin büyük hırsızlıklarına (sırf size yeniden yargılama hakkı verdiler diye) arka çıkmayalım! Anlaştık mı?)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder