Aslında daha önce de yazdım da…
Madem asıl bomba bugün patladı; Hajroviç Werder Bremen’le 4
yıllık sözleşme imzaladı; şu “Hajroviç sorunsalına” bi daha yazayım dedim.
Çünkü geçenlerde yazdım ama…
Asıl güzel detaylar, (birlikte çalışmaktan büyük onur
duyduğum) Sedat abiyle (Kaya) karışılıklı “yorumlaşırken” ortaya çıktı.
Bu sefer de en azından o detaylara girer, "konuyu ve meramımı" daha iyi anlatmış olurum.
Bi kere önce şunu söyleyelim.
Bugün Werder Bremen Galatasaray’ın oyuncusunu “bedavaya”
aldı ama…
Unutulmasın ki Galatasaray da Drogba’yı Çin Kulübü’nden "bu
yolla" almıştı!
Galatasaraylı bugün;
“Bu işin sorumlusu ortaya çıkarılmalı. O para ondan kuruş
kuruş alınmalı” diyor ya…
Mesela Ünal Aysal “Sorumlusu benim” diye çıktı...
Çıktı da;
“Drogba’yı bu yolla aldığımda pek bi hoşunuza gitmişti”
derse ne yapacaksınız?
Bu 1…
İkincisi;
Hajroviç üzerine ilk yazdığımda demiştim ki:
Bu FİFA denen oluşum; futbolcu milletinin poposunu
kaldırıyor!
Öyle ayrıcalıklı bir meslek sınıfı yarattılar ki; farkında olmadan dünya
futbolunun sonunu getiriyorlar!
Çünkü koca koca devletler; hem de ‘sosyal
devlet’ olduğunu iddia eden devletler; üç otuz paraya çalıştırdığı, ama madende
göçük altında kalan işçisinin bile sosyal haklarını devreye
sokmazken, bu futbolcu denen meslek grubuna ise inanılmaz imtiyazlar
sağlanmakta!
Adam alacağına şahin; vereceğine karga!
Parasını almaya gelince
gözlerini açıyor…
Ama; ‘Oyna… Aldığın paranın karşılığını ver’ deyince ortadan
toz oluyor!
FİFA futbolcunun alacağına kefil olsun, ona kol kanat gersin.
Ama
aynı FİFA kulüplerin de yanında olmalı!
Futbolcuları da; ‘iş ahlakı’ anlamında
denetleyebilmeli!
Ben bunu dedikten sonra bir de öneri getirmiştim.
“FİFA’nın her ülkede sözüne çok güveneceği, kendisinden
başka kimsenin tanımadığı, sözüne Tanrı kadar güvenebileceği ‘bilirkişileri’
olmalı."
Diyelim ki Hajroviç’le Galatasaray sorun mu yaşadı?
FİFA (Türkiye’deki
sadece kendisinin bildiği) ‘bilirkişisine’ sorarak bu işi çözmeli.
Ama hayır!
Öyle yapmıyor!
Bu Hajroviç daha yeni gelmiş... Galatasaray’la daha 4 yıllık mukavelesi
var... Ama parası "1 ay geç yattı diye" hem Galatasaray’dan ayrılıyor, hem de "4
yıllık tüm parasını" (!) istiyor.
Benim yazdıklarıma Sedat abi;
“FİFA bunlara bakmaz. O sadece
sözleşme şartlarının yerine gelip gelmediğine bakar” deyince, yazarken başka
gerçeklerle de yüzleştik. Yoksa ben de bu ülkenin Ferrari’leri, Del Bosque’leri
nasıl "euro zengini" yaptığını bilmiyor değildim.
Sedat abiye şunları yazdım:
“Abi; bizim Hamit Altıntop’un Real Madrid’de sakat olduğu
günleri hatırlar mısın? O günlerde kulüp dimdik bir şekilde arkasında durduğu
için, iyileştiğinde ‘sakat olduğu günler için para istemediğini’ açıklamıştı.
Tabi buna önce Kaka gibi sakatlıktan çok yatmış takımın papazları ayaklandı.
‘Olur mu öyle saçmalık! Hepimizi yakarsın. Kötü örnek olursun’ demişlerdi.”
Biz karşılıklı yorumlaşırken bir de işin şu tarafına
girmiştik:
“Abi” demiştim…
“Hamit Altıntop Müslüman bir adam... Bu inançla yetişen bir
insan; 'hakkı olmadığı bir parayı' talep etmeye utanır! Hajroviç de Müslüman…
Ama bırak sadece bu seneki parasını; adam tüm sözleşmenin karşılığını istiyor!”
Bu olur mu?
Olmalı mı?
Şu olursa; olur!
Hani sen Hajroviç’in 4 yıllık hakkını üzerinde tutuyorsun
ya…
Aranızda köprüleri atmışsınız...
Sen diyorsun ki;
“Paranı ödeyeceğim. Ama sana da futbolu
unutturacağım!”
Hajroviç de;
“Peki madem öyle... Ben de kendimi futboldan
emekli olmuş sayarım. Yattığım yerden, 4 sene Galatasaray’ın parasını yerim!”
Durum öyle olsa; amenna!
Zaten bütün mesleklerin iş kanunda bu hakkı talep
edebilirsin!
Sıradan bir işçi olarak “işe iade davası” açsan; davayı
kazandığında, "seni mağdur ettikleri ayların bedelini de" talep edersin.
Buna
sözüm yok!
Ama burada durum öyle değil!
Durum; gerçekten Galatasaray yöneticisinin dediği gibi…
Hajroviç’in buraya kanı ısınmadı!
Yabancı kuralı saçmalığı yüzünden “oynayamayacağına”
kanaat getirdi.
O yüzden de; (İsviçre’de yaşamaya alışmış biri olarak) Türkiye’ye oranla
çok daha düzenli, çok daha yukarda bir lig olan Alman ligine kaçabileceğini "işaretini" almış... Galatasaray’da ödenmeyen parasını da bahane ederek; bu ülkeden
kaçmış!
Kaçsın; Galatasaray Hajroviç’siz de olur…
Ribery de kaçtı;
Galatasaray yerle bir mi oldu?
Hajroviç bugün “iş” buldu!
Hajroviç bugün “yeniden” para kazanmaya başladı!
Ama Hajroviç bugünden itibaren hem yeni kulübü Werder
Bremen’den…
Hem de terk edip gittiği Galatasaray’dan para kazanma
peşinde!
Para da az buz değil!
Emin olun; 4 sene ter dökeceği Werder Bremen’den o kadar para
kazanmayacak!
Anlayacağınız üzere; ben Hajroviç’in kaçmasında,
Galatasaray’ı yüzüstü bırakmasında değilim.
Hatta; karakteri bu olan bir oyuncunun Galatasaray’dan
uzaklaşmış olmasına sevinirim bile!
Ama arkadaş!
Bu ne be!
Dediğim gibi…
"Sosyal devlet dediğin devletler bile" maden ocağında canı
pahasına çalışan işçinin parasına garanti veremiyor…
Ama iş futbolcunun parasına gelince; FİFA dediğin kuruluş
resmen onların SİGORTA ŞİRKETİ GİBİ oluyor!
İtirazım sadece bu adaletsizliğe!
İtirazım;
FİFA’nın; "futbolcuyu koruyoruz" ayaklarıyla zaten
zor durumda olan kulüpleri daha beter ezmesine!
Unutmayın…
Bir kulübün kulüp olması için "futbolcu" şarttır ama…
Bir futbolcunun da futbolcudan sayılması için "kulüp" şart!
Günümüz şartlarında FİFA nalıncı keseri gibi “sadece
futbolcudan yana” yontuyor.
O yüzden…
FİFA’ya (sadece kendisinin bileceği) “bilirkişiler” şart!
Yoksa; yandı gülüm keten helva!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder