11 Şubat 2015 Çarşamba

ERGİN ATAMAN... OYUNCUNA TOKAT ATAMAN! (2)

ERGİN ATAMAN'DAN SAVUNMA GELDİ!
-----------------------------------------------
AslanStatisticBasket @GSStatsBasket 
Ergin Ataman: "Evet Göktürk'e tokat attım. Ama bu uyarma mahiyetinde hafif bir tokattı. Soyunma odasında tokat da atarım hakaret de ederim"
Ergin Ataman: "Sıkıntı bu olayın orada kalmayıp, dışarıda anlatılması. Soyunma odası nedir? Bir takımın yatak odasıdır. Özel alanımızdır."
Ergin Ataman:"Bu olay yüzünden beni isteyen istediği yere şikayet edebilir. Basketbol Federasyonu orada.. Ben her konuda oldukça rahatım."
Ergin Ataman:Ben başka hocalar gibi SAHA İÇİNDE oyuncuma tepki verip, fiziki müdahalede bulunsam sporcumu küçük düşürmüş olurum.
Ergin Ataman:"Böylesine genç oyuncuları sorumsuz davranışlara itenler de menajerleridir. Galatasaray formasını yeterince ciddiye almıyordu."
------------------------------------------
Bu konu garip...
Çünkü hem kaale alınmayacak kadar basit; hem de çok çok önemli...

Dün; "Bu işler dayakla olsaydı... Eşşekler de adam olurdu Ergin hoca!" başlıklı bir yazı yazmıştım.
Türk basketbolunun en büyük yıldızlarından biri Harun Erdenay'ın "takım koçu babasından" oyun içinde (!) çaaat diye tokadı yediğini; sonra da "hiç bir şey olmamış gibi" oyuna devam ettiğini yazmıştım.
Ve eklemiştim:
"Harun Erdenay'ın yanında Göktürk Ural kimdir?"
Yazı başlığım dayak konusunda ne düşündüğümü zaten yeterince açıklıyordu.
Konunun inini dibini bilmediğimiz için de, Ergin hoca için bir "savunma payı" bırakmıştım.
Evet; koç'un oyuncuya tokat atması kötüdür ama...
Bazı oyuncular vardır; öyle gamsızdır; öyle sorumsuzdur ki, bazen insana fiziksel şiddetten başa seçenek bırakmaz!

Zaten Ergin hoca son cümlesinde bunun sinyalini vermiş:
"Galatasaray formasını yeterince ciddiye almıyordu."
İşte burada onun izleri var!

Ergin hoca bunu söylüyor diye demiyorum...
Hani Galatasaray'da basketbolcuların para almadıkları için idmana çıkmadıkları... Ve hatta maça dahi çıkmayacaklarını açıkladıkları günlerde ben "için için bir sevinç içinde" idim.
Biliyordum ki; bu tip kriz günleri şans bekleyen gençler için büyük fırsattı!
Ben Ergin hocanın o kriz dolu günlerden en az 2 genci Türk basketbol piyasasına iteceğine inanıyordum.
Ama gene çok enteresandır...
Galatasaray 7 kişiyle (!) Olimpiakos'u yenerken tek bir genç oyuncu bile (en azından as oyuncuların nefes alması için bile) oyuna giremiyordu!
İzleyenler bilir...
Sadece Nikolov isimli devşirme genç çok az süre alıyordu. Ama onun dışındaki gençler sadece kadroyu tamamlamak için, "sadece isim olarak" salonu işgal ediyordu!
İşin başka enteresan bir boyutu var:
Ergin hoca bu olayın olduğu Eskişehir maçından önce "Galatasaraylıyım ama benim de sabrımın sınırı var" diyerek takımdaki sorunlar yüzünden psikolojisinin bozulduğunu (!) twitlemişti.
Bu twitler çok kişi tarafından Ergin hocanın ayrılma sinyali olarak değerlendirilmişti.
Durum buyken; Eskişehirspor gibi ligin en zayıf takımının karşısına çıkıyorsunuz...
As oyuncular 2-3 gün önceki Eurolig maçında "varını-yoğunu" verdiği için ben öyle bir ters sonucu da bekliyordum. Ama gençler için bu da bir "fırsat"tır.
Eskişehir gibi lig sonuncusu ile oynadığın bir maçta bile kadrodaki genç oyuncu koç'una azıcık bir umut vermez mi arkadaş?
Bu durumda bile yukarıyı azıcık zorlamaz mı?
Haaa... Demin dedim ya...
Ergin hocaya bir "savunma payı" verdim. Şayet öyle bir şey olduysa (!) Ergin hocayı haklı bulur;
"Aferin hocaya.. İyi yapmış!" bile diyebilirdim.
Nedir o durum?
İşte böyle ortamlarda bu sorumsuz gençler takımı zorlamadığı gibi "sorumsuz sorumsuz" gülerler!!!
Ergin hoca bu oyuncunun böyle bir davranışını mı yakaladı; bilmem...
Şayet öyleyse:
"Aferin hocaya! İyi yapmış... Az bile yapmış!" diyorum.
Azıcık da Göktürk'e gelelim:
Konu hakkında hiç bir şey bilmiyorken "ne yazdığım" ortada...
Dedim ki;
"Koskoca Harun Erdenay bile dayak yiyerek (!) basketbolcu olduysa, onun yanında kimsenin tanımadığı Göktürk kimdir ki? Olay hoş değil... Ama bundan ders almayı bilirse Harun Erdenay gibi büyük bir oyuncu olur. Dilerim bu tokat ona vesile olur!"
Göktürk bu tokat olayından sonra (babasını da yanına alarak) "ilkokul çocuğu gibi" (!) TBF'ye şikayete gitmiş.
Göktürk kardeşim...
Şu kadarı bile senin için büyük zaaf...
Basketbolcusun; büyük ihtimalle "yarma gibi" bir adamsın ve gene büyük ihtimalle; (iş oraya kalırsa) Ergin hocayı "indirebilecek kadar" güçlü kuvvetli bir adamsın.
Eğer adamsan...
Eğer sporcuysan
; bu işi kendin halledeceksin kardeşim!
Öyle halledeceksin ki;
Ya o gün Galatasaray forması senin için "son" olacak...
Ya da Ergin hocan seni öyle bir tanıyacak ki; "sana asla el kalkmayacağını" öğrenecek!
Sen bunu yapmıyorsun...
İlkokul öğretmeninden dayak yemiş gibi;
"Hüüüü... Baba koç'um beni dövdü" diye olayı medyaya malediyorsun!
Ergin hocan sana güzel bir ders de vermiş:
"Soyunma odasında olan soyunma odasında kalır. Orası takımın yatak odasıdır."
Şayet sen yatak odasında yaşanmış şeyleri ortaya yayarsan...
Kusura bakma ama...
SENDEN NE ADAM OLUR...
NE DE SPORCU!
Olayın çok dramatik bir boyutu daha var.
Göktürk, babası ve menajeri Ergin Ataman'ı TBF'ye şikayet etmiş.
1- Ergin Ataman Milli Takımın da koçu! Yani TBF'nin elemanı!
2- Daha garibi ne biliyor musunuz?
Turgay Demirel TBF'sinde kim var?
Bingo...
Harun Erdenay var!!!!
Şimdi bu dosya TBF'den Harun Erdenay'ın eline gelse...
"Ergin hoca çok ayıp etmiş!" mi der sanıyorsunuz!!!
Harun Erdenay şunu düşünecektir:
"Ben bile yiyordum arkadaş! Ben bile yerken... Göktürk Ural... Sen kimsin ki?"
Bu basit gibi görünen...
Aslında daha çooook su kaldıracak olayı izlemeye devam edeceğiz! 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder