Ati abi bugün Habertürk'teki köşesinde yazınca geçmişte yaşadığımızı bi daha hatırladık.
Konu dünyanın sayılı futbolcularından biri olan Roberto Carlos'un Sivasspor'a teknik direktör olması.
İmzalar atılmış, Sivaslı coşku içinde... Ama o sırada pat diye bir haber gelir... UEFA TFF'ye der ki:
"Roberto Carlos'un diploması yetersiz. Onun Peru'dan aldığı lisansı yeterli görmüyor ve tanımıyoruz. Şayet ona çalışma izni verirseniz UEFA'dan TFF'ye gelecek ağır yaptırımlarla karşı karşıya kalırsınız."
İmzalar ayrı dert... Ama işin içinde TFF'cilerin büyük cehaleti var. Onlar konuya UEFA'cılar kadar hakim değil. UEFA'cı biliyor, TFF'ci BİLMİYOR!
Anında başkanlar düzeyinde bir toplantı yapılır ve o bağlayıcı yönetmelik şöyle hale dönüşür:
***
Yabancı bir futbol adamı...
“1- FIFA Dünya sıralamasında 1 ila 25. sıradaki bir ülkenin takımında forma taşımışsa...
2- Bu formayı en az 75 kez giymişse...
3- Türkiye’de 2 sezon futbol oynamışsa....
4- Futbolu bırakmışsa...
5- Süper Lig’de bir takımla sözleşme imzalamışsa... Ülkemizdeki takımlarda, değişik unvanlarla, görev yapabilir...”
****
Ne olmuş?
Türkler bu işi KİTABINA UYDURMUŞ!
Kim uydurmuş?
TFF...
Kime rağmen uydurmuş?
UEFA'ya rağmen...
Zaten daha sonraki günlerde Roberto Carlos sorunsuz bir şekilde çalışmaya devam etti. Sadece adı teknik direktör değildi. Ama teknik direktör olarak sahada yer aldı. Siz hiç Roberto Carlos'lu Sivas'a kaybedince TFF'ye "ağlayan" herhangi bir yönetici hatırlıyor musunuz? Yok! Çünkü bu işi herkes mantıklı karşıladı.
Konu dünyanın sayılı futbolcularından biri olan Roberto Carlos'un Sivasspor'a teknik direktör olması.
İmzalar atılmış, Sivaslı coşku içinde... Ama o sırada pat diye bir haber gelir... UEFA TFF'ye der ki:
"Roberto Carlos'un diploması yetersiz. Onun Peru'dan aldığı lisansı yeterli görmüyor ve tanımıyoruz. Şayet ona çalışma izni verirseniz UEFA'dan TFF'ye gelecek ağır yaptırımlarla karşı karşıya kalırsınız."
İmzalar ayrı dert... Ama işin içinde TFF'cilerin büyük cehaleti var. Onlar konuya UEFA'cılar kadar hakim değil. UEFA'cı biliyor, TFF'ci BİLMİYOR!
Anında başkanlar düzeyinde bir toplantı yapılır ve o bağlayıcı yönetmelik şöyle hale dönüşür:
***
Yabancı bir futbol adamı...
“1- FIFA Dünya sıralamasında 1 ila 25. sıradaki bir ülkenin takımında forma taşımışsa...
2- Bu formayı en az 75 kez giymişse...
3- Türkiye’de 2 sezon futbol oynamışsa....
4- Futbolu bırakmışsa...
5- Süper Lig’de bir takımla sözleşme imzalamışsa... Ülkemizdeki takımlarda, değişik unvanlarla, görev yapabilir...”
****
Ne olmuş?
Türkler bu işi KİTABINA UYDURMUŞ!
Kim uydurmuş?
TFF...
Kime rağmen uydurmuş?
UEFA'ya rağmen...
Zaten daha sonraki günlerde Roberto Carlos sorunsuz bir şekilde çalışmaya devam etti. Sadece adı teknik direktör değildi. Ama teknik direktör olarak sahada yer aldı. Siz hiç Roberto Carlos'lu Sivas'a kaybedince TFF'ye "ağlayan" herhangi bir yönetici hatırlıyor musunuz? Yok! Çünkü bu işi herkes mantıklı karşıladı.
Buradan ne anlıyoruz?
Şayet yerel federasyonlar İSTERSE..
Ve özellikle HATA KENDİSİNDEYSE...
Yönetmeliklerle istediği gibi oynarmış!Yönetmelik denen şey gökten inmiş ayet değilmiş!
Özünde buna çok yakın bir olay basketbolda da oldu.
Galatasaray Lynetta Kizer isimli bir basketbolcu almaya kalkar. Galatasaray'ın kadrosu yabancı oyuncu almaya çok müsaittir. 6 yabancı alabiliyorken Kizer (alınması halinde) Sarı Kırmızılıların 5. yabancısı olacaktı.
Ancak;
FİBA'nın son yıllarda yaptığı bir uygulamadan sonra Avrupa'da bir ülke milli takımında oynayan Amerikalı oyuncu AVRUPALI OYUNCU LİSANSI alabiliyor. Bu da o takıma çok basit bir avantaj kazandırıyordu. Şöyle ki;
Kadronuzda 3 Amerikalı olabilir... Ama bunlardan biri Avrupalı sayıldığından o sayı 2 imiş gibi davranabiliyordunuz.
Örnek mi?
Fenerbahçe'deki Quanitra Hoolingsword gibi...
Hatta o daha avantajlı durumda!
Bizim milli takımda oynadığı için Türk vatandaşı!
Bu Kizer da Bosna Milli Takımı'nda oynamaya niyetleniyor. Ancak işlemler devam ederken Kizer'ın genç yaşlarda ABD'nin alt grup milli takımlarında 2 kez milli olduğu ortaya çıkiyor. Bu yüzden de Bosna işi yatıyor.
Bu detayları FİBA biliyor. Çünkü Avrupa basketbolu FİBA'nın kontrolünde.
Futbol UEFA'da, basketbol da FİBA'da...
Ancak;
FİBA'nın son yıllarda yaptığı bir uygulamadan sonra Avrupa'da bir ülke milli takımında oynayan Amerikalı oyuncu AVRUPALI OYUNCU LİSANSI alabiliyor. Bu da o takıma çok basit bir avantaj kazandırıyordu. Şöyle ki;
Kadronuzda 3 Amerikalı olabilir... Ama bunlardan biri Avrupalı sayıldığından o sayı 2 imiş gibi davranabiliyordunuz.
Örnek mi?
Fenerbahçe'deki Quanitra Hoolingsword gibi...
Hatta o daha avantajlı durumda!
Bizim milli takımda oynadığı için Türk vatandaşı!
Bu Kizer da Bosna Milli Takımı'nda oynamaya niyetleniyor. Ancak işlemler devam ederken Kizer'ın genç yaşlarda ABD'nin alt grup milli takımlarında 2 kez milli olduğu ortaya çıkiyor. Bu yüzden de Bosna işi yatıyor.
Bu detayları FİBA biliyor. Çünkü Avrupa basketbolu FİBA'nın kontrolünde.
Futbol UEFA'da, basketbol da FİBA'da...
Şimdi kendinizi Galatasaraylı yönetici yerine koyun...
Ligin ortası gelmiş, halen 4 yabancı hakkı kullanmışsınız. Ama bu ilerleyen günlerde (değişen şartlarınız ve hedefleriniz nedeniyle) o hakkı kullanmayacaksınız anlamına gelmez. Şayet Kizer "Avrupalı oyuncu" olarak oynayabilecekse lisansını ne olarak alırsınız; AVRUPALI OYUNCU olarak. Böylece 1 oyuncunuzu gene ABD'den seçme hakkı kazanıyorsunuz.
Aziz Yıldırım'ın Galatasaraylıları "sahtekarlıkla" suçlamasının tüm nedeni budur! Ama aynı Aziz Yıldırım bu sahtekarlığı (!) Quanitra üzerinden zaten yapmış ve halen yapmakta!
Neyse...
Devam edelim:
Ligin ortası gelmiş, halen 4 yabancı hakkı kullanmışsınız. Ama bu ilerleyen günlerde (değişen şartlarınız ve hedefleriniz nedeniyle) o hakkı kullanmayacaksınız anlamına gelmez. Şayet Kizer "Avrupalı oyuncu" olarak oynayabilecekse lisansını ne olarak alırsınız; AVRUPALI OYUNCU olarak. Böylece 1 oyuncunuzu gene ABD'den seçme hakkı kazanıyorsunuz.
Aziz Yıldırım'ın Galatasaraylıları "sahtekarlıkla" suçlamasının tüm nedeni budur! Ama aynı Aziz Yıldırım bu sahtekarlığı (!) Quanitra üzerinden zaten yapmış ve halen yapmakta!
Neyse...
Devam edelim:
Kizer'ın (geçmişinde) ABD millisi olduğu ortaya çıkınca TBF'ye bir uyarı yazısı yazar ve "Avrupalı oyuncu lisansıyla" oynayamayacağını söyler.
Peki... Oynamasın...
Nasıl olsa ABD'li oyuncu olarak oynamasına hem Galatasaray'ın hem de oyuncunun şartları müsait.
Bu oyuncu oynamalı!
Çünkü FİBA ve TBF'nin görevi sporcuyu engellemek değil; oynatmak!
Yapması gereken de basit, ona lisans vermek.
Bu işte (daha doğru ifadeyle;) "doğru lisans" vermek!
Peki... Oynamasın...
Nasıl olsa ABD'li oyuncu olarak oynamasına hem Galatasaray'ın hem de oyuncunun şartları müsait.
Bu oyuncu oynamalı!
Çünkü FİBA ve TBF'nin görevi sporcuyu engellemek değil; oynatmak!
Yapması gereken de basit, ona lisans vermek.
Bu işte (daha doğru ifadeyle;) "doğru lisans" vermek!
Olaya Kizer açısından bakın...
(Bilse iyi olur ama...) Kizer bu kuralı bilmek zorunda değil!
Gelelim transfer olmak istediği Galatasaray'a...
(O da bilse iyi olur ve genelde zaten iyi bilinir, ama bu durum çok ekstra bir durum, 40 yılda bir yaşanacak cinsten);
Galatasaray yöneticisi bunu yanlış da bilse... HATTA SAHTEKARLIĞA BİLE NİYETLENSE o iş bi yerden döner!
Nerden döner?
FİBA ile dirsek teması çalışan TBF'den...
Senin kafanda şeytanlık bile olsa o TBF:
"Hayır... Bu sporcuya bu lisansı alamazsınız. Daha doğrusu ben vermem!" der.
(Bilse iyi olur ama...) Kizer bu kuralı bilmek zorunda değil!
Gelelim transfer olmak istediği Galatasaray'a...
(O da bilse iyi olur ve genelde zaten iyi bilinir, ama bu durum çok ekstra bir durum, 40 yılda bir yaşanacak cinsten);
Galatasaray yöneticisi bunu yanlış da bilse... HATTA SAHTEKARLIĞA BİLE NİYETLENSE o iş bi yerden döner!
Nerden döner?
FİBA ile dirsek teması çalışan TBF'den...
Senin kafanda şeytanlık bile olsa o TBF:
"Hayır... Bu sporcuya bu lisansı alamazsınız. Daha doğrusu ben vermem!" der.
Burada önce FİBA'nın kural ve yönetmelikleri (şayet Bosna millisi olursa) bu oyuncu Amerikalı da olsa Avrupalı oyuncu lisansı alabilir denmiş VE ALMIŞ ZATEN!
Ama sonra işe FİBA uyanıyor:
"Aaaaa, bu iş benim yönetmeliklerime aykırı!"
Çünkü Kizer'ın ABD millisi olduğuna uyanıyor!
Hemen ne yapıyor?
TBF'yi uyarıyor!
İyi de lisans verilmiş bir kere...
Ve Kizer o lisansla (!) daha 1 hafta önce AGÜ maçına çıkmış!
Galatasaray zaten yenildiği için o maçla ilgili hiç bir şikayet olmamış. TBF de bu arada "Ne yapıyorsunuz siz ey Galatasaraylılar? Kizer o lisansla oynayamaz!" dememiş. Demez çünkü o lisansı KENDİ VERMİŞ!
Ama sonra işe FİBA uyanıyor:
"Aaaaa, bu iş benim yönetmeliklerime aykırı!"
Çünkü Kizer'ın ABD millisi olduğuna uyanıyor!
Hemen ne yapıyor?
TBF'yi uyarıyor!
İyi de lisans verilmiş bir kere...
Ve Kizer o lisansla (!) daha 1 hafta önce AGÜ maçına çıkmış!
Galatasaray zaten yenildiği için o maçla ilgili hiç bir şikayet olmamış. TBF de bu arada "Ne yapıyorsunuz siz ey Galatasaraylılar? Kizer o lisansla oynayamaz!" dememiş. Demez çünkü o lisansı KENDİ VERMİŞ!
Olay bir sonraki Fenerbahçe maçı öncesinde patlak veriyor.
O nasıl oluyor?
Fenerbahçe kadın takımı menejeri eski basketbolcu Didem Akın...
Onun kocası Raşit Akın da Harun Erdenay TBF'sinin Kadın Basketbol yönetiminde. E o kadarcık bilgiyi de eşinden saklamazsın ya!
Bu bağlantılar sayesinde Fenerbahçe Galatasaray maçında Kizer'ın oynamasını "aportta" bekliyor!
Oynatmasınlar diye de maça 24 saat kala açıklama yapıyorlar:
"Oynatmayın! Oynatırsanız itiraz ederiz!"
O nasıl oluyor?
Fenerbahçe kadın takımı menejeri eski basketbolcu Didem Akın...
Onun kocası Raşit Akın da Harun Erdenay TBF'sinin Kadın Basketbol yönetiminde. E o kadarcık bilgiyi de eşinden saklamazsın ya!
Bu bağlantılar sayesinde Fenerbahçe Galatasaray maçında Kizer'ın oynamasını "aportta" bekliyor!
Oynatmasınlar diye de maça 24 saat kala açıklama yapıyorlar:
"Oynatmayın! Oynatırsanız itiraz ederiz!"
Bu arada TBF'den herhangi bir ses çıkmış mı?
Çıkmamış!
E basketbolu TBF yönetiyorsa Fenerbahçe ağzıyla iş yapmak zorunda değilsiniz ya... Siz de oyuncunuzu "gönül rahatlığıyla" sahaya sürüyor ve MAÇI DA KAZANIYORSUNUZ!
Şayet Fener maçı kazansa AGÜ gibi işi "takipsiz" bırakır mı; bilinmez. Orası niyet okumaya girer. Ama Fenerbahçe'nin (kendisini hiç ilgilendirmeyen Cemal Nalga işini) hem de resmi sitesinden nasıl coşkuyla takip ettiğini bildiğimizden Fenerbahçe yöneticilerinin nasıl bir yol izleyeceğini az-çok tahmin ederiz.
Kizer oynar oynamaz (ve Galatasaray'a yenilir yenilmez) Fenerbahçe soluğu TBF'de alır. Harun Erdenay da (Fenerbahçeli Ferit Şahenk'in) kanalında!
Amaç ne?
Fenerbahçe'nin neden haklı, Galatasaray neden haksız olduğunu anlatmak!
"Ulan Harun efendi...Bunu maçtan önce neden anlatmadın?" demezler mi adama?
Demezler!
Çünkü Harun Erdenay işi Turgay Demirel'in yanında (!) öğrenmiştir ve onun yolundan devam edeceğini çeşitli olaylarda göstermiştir.
Çıkmamış!
E basketbolu TBF yönetiyorsa Fenerbahçe ağzıyla iş yapmak zorunda değilsiniz ya... Siz de oyuncunuzu "gönül rahatlığıyla" sahaya sürüyor ve MAÇI DA KAZANIYORSUNUZ!
Şayet Fener maçı kazansa AGÜ gibi işi "takipsiz" bırakır mı; bilinmez. Orası niyet okumaya girer. Ama Fenerbahçe'nin (kendisini hiç ilgilendirmeyen Cemal Nalga işini) hem de resmi sitesinden nasıl coşkuyla takip ettiğini bildiğimizden Fenerbahçe yöneticilerinin nasıl bir yol izleyeceğini az-çok tahmin ederiz.
Kizer oynar oynamaz (ve Galatasaray'a yenilir yenilmez) Fenerbahçe soluğu TBF'de alır. Harun Erdenay da (Fenerbahçeli Ferit Şahenk'in) kanalında!
Amaç ne?
Fenerbahçe'nin neden haklı, Galatasaray neden haksız olduğunu anlatmak!
"Ulan Harun efendi...Bunu maçtan önce neden anlatmadın?" demezler mi adama?
Demezler!
Çünkü Harun Erdenay işi Turgay Demirel'in yanında (!) öğrenmiştir ve onun yolundan devam edeceğini çeşitli olaylarda göstermiştir.
Şimdi...
Dönelim konunun benzerliğine...
Dönelim konunun benzerliğine...
Roberto Carlos işinde lisansı veren kim?
TFF!
Dolayısıyla yanlış bir işe neden olan kim?
TFF!
Peki UEFA'nın uyarısına rağmen (onu iplemeden) sorunu kendi yöntemleriyle çözen kim?
Gene TFF!
Peki kötü mü olmuş?
Hayır!
Dünya üzerinde kaç tane Roberto Carlos vardır ki; (hem de Sivas'a hoca olacak) ve sen bu gönüllü turizm elçisine "hayır" diyeceksin!
İngiltere, Almanya falan olsa orada yasalar ve kurallar önemlidir ama bizim gibi gelişmeye çalışan ülkelerde bu tip esneklikler sağlanır. Sağlanmalıdır!
Gelişmişlik kısmını bi kenara bırakın;
Federasyonların amacı zaten KULÜPLERE VE SPORCULARA hizmettir. Sivas ve Roberto Carlos anlaşmışken TFF'ye düşen o çalışmaya kolaylık sağlamaktır. TFF de tam da onu yapmış!
TFF!
Dolayısıyla yanlış bir işe neden olan kim?
TFF!
Peki UEFA'nın uyarısına rağmen (onu iplemeden) sorunu kendi yöntemleriyle çözen kim?
Gene TFF!
Peki kötü mü olmuş?
Hayır!
Dünya üzerinde kaç tane Roberto Carlos vardır ki; (hem de Sivas'a hoca olacak) ve sen bu gönüllü turizm elçisine "hayır" diyeceksin!
İngiltere, Almanya falan olsa orada yasalar ve kurallar önemlidir ama bizim gibi gelişmeye çalışan ülkelerde bu tip esneklikler sağlanır. Sağlanmalıdır!
Gelişmişlik kısmını bi kenara bırakın;
Federasyonların amacı zaten KULÜPLERE VE SPORCULARA hizmettir. Sivas ve Roberto Carlos anlaşmışken TFF'ye düşen o çalışmaya kolaylık sağlamaktır. TFF de tam da onu yapmış!
Peki Kizer işinde FİBA ve TBF aynı mantıkta mı çalışıyor?
Kizer ve Galatasaraylı yöneticiyi gerçek bir şeytanlık peşinde diye düşünelim.
Nereye gelecekler?
FİBA ve TBF'ye...
Bu işler neyle yapılıyor?
Bilgisayarla...
İnsan yanılır; ama bilgisayar yanılmaz!
Lisans başvurusunda bulunan Kizer ve Galatasaray'a ne denir?
"Buyrun... Lisansınız!"
Ya da...
"Asla Avrupalı oyuncu lisansı vermem. Sadece ABD'li lisansı veririm. Çünkü bu kız ABD milli takımında forma giymiş!"
Bunu "o gün" söylersin; olaydan aylar sonra değil!
Şayet bunu o dakikada söyleyemiyorsan bundan sonraki her mağduriyette suç senindir.
Hem FİBA'nın, hem TBF'nin!
Kizer ve Galatasaraylı yöneticiyi gerçek bir şeytanlık peşinde diye düşünelim.
Nereye gelecekler?
FİBA ve TBF'ye...
Bu işler neyle yapılıyor?
Bilgisayarla...
İnsan yanılır; ama bilgisayar yanılmaz!
Lisans başvurusunda bulunan Kizer ve Galatasaray'a ne denir?
"Buyrun... Lisansınız!"
Ya da...
"Asla Avrupalı oyuncu lisansı vermem. Sadece ABD'li lisansı veririm. Çünkü bu kız ABD milli takımında forma giymiş!"
Bunu "o gün" söylersin; olaydan aylar sonra değil!
Şayet bunu o dakikada söyleyemiyorsan bundan sonraki her mağduriyette suç senindir.
Hem FİBA'nın, hem TBF'nin!
Ama bu beyler o erdemi gösteremiyor.
Hatasını kabul ediyor ama (geri dönüşü olmayan bu işte) bedeli kulüplerin ödemesini istiyor.
Oraları az çok bilen biri olarak şayet bu iş "Galatasaray-Fener işi" olmasaydı... Daha doğrusu bu işin peşindeki Fenerbahçe olmasaydı TBF Başkanı Harun Erdenay şunu yapardı.
Herkese aynı yazıyı yazarak:
"Sayın kulüpler, sayın yöneticiler... Kural belli... Ama bu durum çok ekstra bir durum ve başa ancak 100 yılda bir gelir. Burada hata kesinlikle benim ve FİBA'nın... Ben ne oyuncuyu (Kizer) ne de kulübü (Galatasaray) mağdur etmemeliyim. Bizden kaynaklı bir hata olmuş ve o hatayı ben KENDİ ELLERİMLE düzeltiyorum. O yüzden sizde benim kararıma saygı duyun ve oyun kaldığı yerden, sorunsuz bir şekilde devam etsin" der(di!)
Ama Harun Erdenay o koltuğa Turgay Demirel ( ve Aziz Yıldırım) eliyle konduğunu bildiğinden o yolu tercih etmez!
Çünkü Aziz Yıldırım kendi yaptığı dünya rekoru şikede Galatasaray'ı (!) suçladığından, taraftara sürekli söylediği o yalana en çok kendi inandığından HAZIR FIRSATINI BULMUŞKEN bunu sonuna kadar kullanmak ister.
O yüzden de Harun'a "bok yemek" düşer!
Hatasını kabul ediyor ama (geri dönüşü olmayan bu işte) bedeli kulüplerin ödemesini istiyor.
Oraları az çok bilen biri olarak şayet bu iş "Galatasaray-Fener işi" olmasaydı... Daha doğrusu bu işin peşindeki Fenerbahçe olmasaydı TBF Başkanı Harun Erdenay şunu yapardı.
Herkese aynı yazıyı yazarak:
"Sayın kulüpler, sayın yöneticiler... Kural belli... Ama bu durum çok ekstra bir durum ve başa ancak 100 yılda bir gelir. Burada hata kesinlikle benim ve FİBA'nın... Ben ne oyuncuyu (Kizer) ne de kulübü (Galatasaray) mağdur etmemeliyim. Bizden kaynaklı bir hata olmuş ve o hatayı ben KENDİ ELLERİMLE düzeltiyorum. O yüzden sizde benim kararıma saygı duyun ve oyun kaldığı yerden, sorunsuz bir şekilde devam etsin" der(di!)
Ama Harun Erdenay o koltuğa Turgay Demirel ( ve Aziz Yıldırım) eliyle konduğunu bildiğinden o yolu tercih etmez!
Çünkü Aziz Yıldırım kendi yaptığı dünya rekoru şikede Galatasaray'ı (!) suçladığından, taraftara sürekli söylediği o yalana en çok kendi inandığından HAZIR FIRSATINI BULMUŞKEN bunu sonuna kadar kullanmak ister.
O yüzden de Harun'a "bok yemek" düşer!
Şimdi kalkıp birileri "Yönetmelikler değişmez. Herkes kurallara uymalı" diyecektir.
Arkadaşım... Sabahtan beri ne anlatıyoruz?
Hata sendeyse ve senin niyetin gerçekten üzüm yemekse gayet de değişebiliyormuş!
O değişmez denen yönetmelikler istediğin gibi eğilip bükülebiliyormuş!
Ne zaman?
Kafanda şeytanlık olmadığı zaman!
Ama kime diyoruz ki?
Bir işin içinde Turgay Demirel olacak, Aziz Yıldırım olacak, Didem Akın, Raşit Akın ve sporculuk yıllarında babasından yediği tokatlar yüzünden tam bir sünepeye dönen Harun Erdenay olacak ve ordan hayır çıkacak!
Çıkmaz!
O yüzden de çıkmadı zaten!
Arkadaşım... Sabahtan beri ne anlatıyoruz?
Hata sendeyse ve senin niyetin gerçekten üzüm yemekse gayet de değişebiliyormuş!
O değişmez denen yönetmelikler istediğin gibi eğilip bükülebiliyormuş!
Ne zaman?
Kafanda şeytanlık olmadığı zaman!
Ama kime diyoruz ki?
Bir işin içinde Turgay Demirel olacak, Aziz Yıldırım olacak, Didem Akın, Raşit Akın ve sporculuk yıllarında babasından yediği tokatlar yüzünden tam bir sünepeye dönen Harun Erdenay olacak ve ordan hayır çıkacak!
Çıkmaz!
O yüzden de çıkmadı zaten!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder