HINCAL ULUÇ, ŞANSAL BÜYÜKA VE AHMET ÇAKAR ATIŞMALARI...
İÇİMİZDEKİ "GENÇ" İSLAM ÇUPİ'LERE! (4)
Bizim piyasa tez zamanda "ipsiz-sapsız"la doldu.
Çünkü bütün iyiler televizyonlara gidince; gazetelerdeki koltukları kapmak da hiç tahmin etmediğimiz adamlara kaldı.
Mesela 10 yıl önce biri o gazetecinin adını anıp:
“Bu adam gün gelecek bir gazetede spor müdürü olacak” dese hayatta inanmayacağınız adamlar; “sahiden” müdür olmaya başladı!
Çünkü bütün iyiler televizyonlara gidince; gazetelerdeki koltukları kapmak da hiç tahmin etmediğimiz adamlara kaldı.
Mesela 10 yıl önce biri o gazetecinin adını anıp:
“Bu adam gün gelecek bir gazetede spor müdürü olacak” dese hayatta inanmayacağınız adamlar; “sahiden” müdür olmaya başladı!
Şansal abili Milliyet’in "çok iyi" Galatasaray muhabiri Halil Özer'den bahsedelim biraz…
Adam öyle bir yaşa geldi ki; müdürlük aklının ucundan geçmiyordu!
Şayet Halil Özer bugün Habertürk’ün spor servisinin başındaysa; (özelikle biz foto muhabirlerinin):
“Arkadaş; koltukları kimlere bıraktınız? Hala şurada deplasman kovalıyorsunuz! Gidin artık müdür olun; burada kamp kovalamayın” diye laf sokmamız sayesindedir.
Halil Özer’in kendisi bunu yalanlar mı bilmem!
O yüzden; (bi çok deplasmanda birlikte olduğumuz için) Halil Özer de “ciğerini bildiğimiz”, "bakışından anlam çıkarabildiğimiz" biridir.
Adam öyle bir yaşa geldi ki; müdürlük aklının ucundan geçmiyordu!
Şayet Halil Özer bugün Habertürk’ün spor servisinin başındaysa; (özelikle biz foto muhabirlerinin):
“Arkadaş; koltukları kimlere bıraktınız? Hala şurada deplasman kovalıyorsunuz! Gidin artık müdür olun; burada kamp kovalamayın” diye laf sokmamız sayesindedir.
Halil Özer’in kendisi bunu yalanlar mı bilmem!
O yüzden; (bi çok deplasmanda birlikte olduğumuz için) Halil Özer de “ciğerini bildiğimiz”, "bakışından anlam çıkarabildiğimiz" biridir.
Anlayacağınız; Milliyet’te akvaryum balığı gibi bir durumdaki Halil Özer’in de artık okyanusa açılma vakti gelmişti.
Tıpkı Gürcan Bilgiç gibi!
Tıpkı Gürcan Bilgiç gibi!
Derken; bir gün çok iyi şartlarda bir gazete çıktı.
Kafasına vura vura müdürlük fikrini soktuğumuz Halil Özer hem Galatasaray’dan tanıştığı, hem de Cumhuriyet’te birlikte muhabirlik yaptığı Fatih Altaylı kanalıyla Habertürk’ün başına geçti.
Layık mı; layıktı!
O koltuğu doldurur muydu; doldururdu!
Kafasına vura vura müdürlük fikrini soktuğumuz Halil Özer hem Galatasaray’dan tanıştığı, hem de Cumhuriyet’te birlikte muhabirlik yaptığı Fatih Altaylı kanalıyla Habertürk’ün başına geçti.
Layık mı; layıktı!
O koltuğu doldurur muydu; doldururdu!
Onların (Milliyeti bırakarak) gittikleri Habertürk; uzun aradan sonra muhabir ve foto muhabirlerinin hakikaten çok iyi paralar veren bir gazeteydi.
Fatih Altaylı Halil Özer'i; o da güvendiği arkadaşlarını Habertürk’e taşıdı.
Foto muhabiri olarak Vedat Danacı;
Muhabir olarak Erhan’ı…
Ve ne zamandır sesi soluğu çıkmayan, sanki gazeteciliği bırakmış gibi davranan Meriç Müldür’ü…
Fatih Altaylı Halil Özer'i; o da güvendiği arkadaşlarını Habertürk’e taşıdı.
Foto muhabiri olarak Vedat Danacı;
Muhabir olarak Erhan’ı…
Ve ne zamandır sesi soluğu çıkmayan, sanki gazeteciliği bırakmış gibi davranan Meriç Müldür’ü…
Bu saydığım isimlerin hepsi “öyle veya böyle” Şansal abinin tezgahından geçmiş isimlerdi.
Bakalım bizim yeni akvaryum balıkları;
Açıldıkları dev dalgalı okyanusta ne yapacaklardı?
Çünkü maaş iyi ise…
Zahmet de çoktur!
Kimse sana o kadar parayı "yan gel-yat" diye vermiyordu!
Bakalım bizim yeni akvaryum balıkları;
Açıldıkları dev dalgalı okyanusta ne yapacaklardı?
Çünkü maaş iyi ise…
Zahmet de çoktur!
Kimse sana o kadar parayı "yan gel-yat" diye vermiyordu!
Foto muhabirinin başına sıkça gelir; Vedat Danacı’nın geçmişte de “Çekersin-çekemezsin” dalaşması nedeniyle İlie ve Filipescu ile yumruklaşma boyutuna geldiğini iyi hatırlıyorum.
İlie ve Filipescu 1996-2000 arası Fatih Terim’inin kadrosundaydılar.
Ama Şansal Büyüka’nın akvaryum balıklarından Vedat Danacı’nın en önemli vukuatı Milli takım kampında kaleci Volkan Demirel’le yaşadığı olmuştur. Zaten onu da, Volkan’ın:
“Seni evinden aldırırım!” tehdidi dolayısıyla duymayan kalmamıştır!
Anlayacağınız;
Yıllaaaar önce suya sabuna dokunmadan, "iyi aile çocuğu"nu oynayarak gazetecilik yapan arkadaşlarımız; artık “nakliyat firmalarının da” (!) dikkatini çeker olmuştu.
Gazetecilik artık "onlar için de" sertleşmişti ve ne tuhaftır ki; o Volkan Demirel’in başkanı da hala Aziz Yıldırım’dı…
Tıpkı Gürcan Bilgiç’in tartaklanmasında olduğu gibi!
İlie ve Filipescu 1996-2000 arası Fatih Terim’inin kadrosundaydılar.
Ama Şansal Büyüka’nın akvaryum balıklarından Vedat Danacı’nın en önemli vukuatı Milli takım kampında kaleci Volkan Demirel’le yaşadığı olmuştur. Zaten onu da, Volkan’ın:
“Seni evinden aldırırım!” tehdidi dolayısıyla duymayan kalmamıştır!
Anlayacağınız;
Yıllaaaar önce suya sabuna dokunmadan, "iyi aile çocuğu"nu oynayarak gazetecilik yapan arkadaşlarımız; artık “nakliyat firmalarının da” (!) dikkatini çeker olmuştu.
Gazetecilik artık "onlar için de" sertleşmişti ve ne tuhaftır ki; o Volkan Demirel’in başkanı da hala Aziz Yıldırım’dı…
Tıpkı Gürcan Bilgiç’in tartaklanmasında olduğu gibi!
Aradan biraz daha zaman geçer…
Bizler Galatasaray’ın Florya Tesislerinde birer ikişer idmandan kovulurken (geçmişte) bize tepeden bakan arkadaşlar; artık resmen kendileri darp edilmeye başlanmıştı!
Erhan Telli mesela…
Şansal Büyüka’nın yıllar önceki Milliyet’i olacak…
Erhan Telli Şansal Büyüka’nın adamı olacak…
Ve Bursaspor’un (bugün rahmetli olmuş) eski başkanı Erhan Telli’yi tokatlayacak!
Eskiden olmazdı…
Ama artık “sıradan” olaylardandı!
Çünkü artık spor servislerinde "muhabirini koruyacak ağırlıkta" müdür kalmamıştı!
Bizler Galatasaray’ın Florya Tesislerinde birer ikişer idmandan kovulurken (geçmişte) bize tepeden bakan arkadaşlar; artık resmen kendileri darp edilmeye başlanmıştı!
Erhan Telli mesela…
Şansal Büyüka’nın yıllar önceki Milliyet’i olacak…
Erhan Telli Şansal Büyüka’nın adamı olacak…
Ve Bursaspor’un (bugün rahmetli olmuş) eski başkanı Erhan Telli’yi tokatlayacak!
Eskiden olmazdı…
Ama artık “sıradan” olaylardandı!
Çünkü artık spor servislerinde "muhabirini koruyacak ağırlıkta" müdür kalmamıştı!
Sonra;
Yeniden Halil Özer’e gelelim.
Bu "Şansal abi yetiştirmesi" Milliyetçilerin…
Biz “kaka çocuklara” hep tepeden baktıkları işlerden biri de; (hani bir futbolcuyla yan yana fotoğraf çektirerek) “Röportaj yaptık” süsü verilmesiydi
Biz buna kendi aramızda “Yap bi Dünya Kupası” deriz.
Çünkü bu tip şeylere en çok Dünya Kupası gibi organizasyonlarda ihtiyaç duyarız.
İyi dil bildiği için Halil Özer böyle şeylere tevessül etmezdi!
Çünkü o etmeye kalksa; Şansal Büyüka, İhsan Topaloğlu ya da başka bir Miliyet yetkilisi izin vermezdi!
Ama günün birinde Halil Özer de "bizim gibi" yapma ihtiyacı duyar oldu!
Fenerbahçe’ye geçen sene gelen Diego Ribas röportajı da (!) en az bizim yaptıklarımız kadar “Yap bi Dünya Kupası” kokuyordu!
Demek ki şu ekmek parasının insanı düşürmeyeceği kılık yokmuş!
"Düşmem" demeyecekmişsin…
Düşermişsin!
Yeniden Halil Özer’e gelelim.
Bu "Şansal abi yetiştirmesi" Milliyetçilerin…
Biz “kaka çocuklara” hep tepeden baktıkları işlerden biri de; (hani bir futbolcuyla yan yana fotoğraf çektirerek) “Röportaj yaptık” süsü verilmesiydi
Biz buna kendi aramızda “Yap bi Dünya Kupası” deriz.
Çünkü bu tip şeylere en çok Dünya Kupası gibi organizasyonlarda ihtiyaç duyarız.
İyi dil bildiği için Halil Özer böyle şeylere tevessül etmezdi!
Çünkü o etmeye kalksa; Şansal Büyüka, İhsan Topaloğlu ya da başka bir Miliyet yetkilisi izin vermezdi!
Ama günün birinde Halil Özer de "bizim gibi" yapma ihtiyacı duyar oldu!
Fenerbahçe’ye geçen sene gelen Diego Ribas röportajı da (!) en az bizim yaptıklarımız kadar “Yap bi Dünya Kupası” kokuyordu!
Demek ki şu ekmek parasının insanı düşürmeyeceği kılık yokmuş!
"Düşmem" demeyecekmişsin…
Düşermişsin!
*********
Bugün lig yarışı tam gaz devam ediyor.
Belki de tarihlerinde ilk kez Fenerbahçe, Beşiktaş ve Galatasaray "at başı" şampiyonluk yarışı veriyor.
Özellikle son 2 haftadır; (seneleeer önce İslam Çupi gibi 'Fenerbahçe' kelimesini yazarken elleri ayakları titreyen tarafsız (!) yazarlara bayrak açan Hıncal Uluç "en çok kimi" yerden yere vuruyor?:
Tabi ki Şansal Büyüka’yı…
Yanındaki çok sevgili dostu Mustafa Denizli’yi..
Ve biraz da onların yanındaki Tümer Metin’i…
Hıncal Uluç Şansal Büyüka’yı öyle böyle eleştirmiyor:
Tam kelimesiyle olmasa da:
“Sizler artık Fenerbahçe’nin ve Aziz Yıldırım’ın uşağı olmuşsunuz; onun emir eri olmuşsunuz! Siz Aziz Yıldırım’dan korkuyorsunuz!” diyor.
Bugün lig yarışı tam gaz devam ediyor.
Belki de tarihlerinde ilk kez Fenerbahçe, Beşiktaş ve Galatasaray "at başı" şampiyonluk yarışı veriyor.
Özellikle son 2 haftadır; (seneleeer önce İslam Çupi gibi 'Fenerbahçe' kelimesini yazarken elleri ayakları titreyen tarafsız (!) yazarlara bayrak açan Hıncal Uluç "en çok kimi" yerden yere vuruyor?:
Tabi ki Şansal Büyüka’yı…
Yanındaki çok sevgili dostu Mustafa Denizli’yi..
Ve biraz da onların yanındaki Tümer Metin’i…
Hıncal Uluç Şansal Büyüka’yı öyle böyle eleştirmiyor:
Tam kelimesiyle olmasa da:
“Sizler artık Fenerbahçe’nin ve Aziz Yıldırım’ın uşağı olmuşsunuz; onun emir eri olmuşsunuz! Siz Aziz Yıldırım’dan korkuyorsunuz!” diyor.
İşte baştan beri anlatıyorum…
Şansal Büyüka gibi bir gazeteciye bunların söylenebileceğine asla inanamazdım!
Ama herkesin bir “aslan” dönemi vardır…
Ve maalesef “aslan da olsanız” bir gün kuyruğunuzu tramvay ezebilir!
Eski aslanlardan da olsanız;
O eski keskin dişleriniz; bi gün gelir, kimseye batmaz olur!
Şansal Büyüka gibi bir gazeteciye bunların söylenebileceğine asla inanamazdım!
Ama herkesin bir “aslan” dönemi vardır…
Ve maalesef “aslan da olsanız” bir gün kuyruğunuzu tramvay ezebilir!
Eski aslanlardan da olsanız;
O eski keskin dişleriniz; bi gün gelir, kimseye batmaz olur!
Ahmet Çakar’a hak verdiğim konu şudur:
Eski Şansal Büyüka’nın başında olduğu bir yayıncı kuruluşun kablosunu kesemezsiniz!
Aziz Yıldırım da olsa kesemezsiniz...
Nuriş çetesi olsanız da;
Kesemezsiniz!
Ama Şansal abi de artık "eski Şansal Büyüka" değil!
Köprünün altından çok sular aktı.
Artık spor muhabirliği "en az savaş muhabirliği kadar" tehlikeli!
Suriye'de savaş çekmeye gidin...
Emin olun; sıradan bir lig maçındaki kadar tehlike altında değilsiniz!
(Ahmet Çakar gibi) kurşunlanan spor yazarı oldu; bıçaklanan, dövülen muhabirler oldu.
Bilmiyorum herkes bunlardan kendine pay mı çıkardı...
Ama "Şansal abi bile" değiştiyse...
"O bile" tükendiyse...
Gerisini konuşmaya gerek dahi yok!
Eski Şansal Büyüka’nın başında olduğu bir yayıncı kuruluşun kablosunu kesemezsiniz!
Aziz Yıldırım da olsa kesemezsiniz...
Nuriş çetesi olsanız da;
Kesemezsiniz!
Ama Şansal abi de artık "eski Şansal Büyüka" değil!
Köprünün altından çok sular aktı.
Artık spor muhabirliği "en az savaş muhabirliği kadar" tehlikeli!
Suriye'de savaş çekmeye gidin...
Emin olun; sıradan bir lig maçındaki kadar tehlike altında değilsiniz!
(Ahmet Çakar gibi) kurşunlanan spor yazarı oldu; bıçaklanan, dövülen muhabirler oldu.
Bilmiyorum herkes bunlardan kendine pay mı çıkardı...
Ama "Şansal abi bile" değiştiyse...
"O bile" tükendiyse...
Gerisini konuşmaya gerek dahi yok!
Şansal abinin "eski Şansal Büyüka" olmaktan ilk vazgeçtiği gün Erman Toroğlu’nu “sattığı” gün değilidir!
Ki bana göre de Şansal Büyüka Erman Toroğlu’nu "yaya" bırakmıştır, "yarı yolda" bırakmıştır!
Eski Şansal Büyüka o kanaldan ceketini Erman Toroğlu’nunki ile birlikte alırdı; çıkarken de ardına bile bakmazdı!
Ki bana göre de Şansal Büyüka Erman Toroğlu’nu "yaya" bırakmıştır, "yarı yolda" bırakmıştır!
Eski Şansal Büyüka o kanaldan ceketini Erman Toroğlu’nunki ile birlikte alırdı; çıkarken de ardına bile bakmazdı!
Ama gene de onun asıl kırılma noktası o değildir.
Asıl Can Tanrıyar’la yollarını ayırdığı gündür; Şansal Büyüka’nın bir daha asla eskisi gibi olamayacağı günler...
Ondan sonra Şansal Büyüka hep kendi kurduğu ekiplerin "başkaları tarafından dağıtılışını" izledi; elini bile kıpırdatmadan!
Tamam; Erman Toroğlu işi de çok önemlidir…
Ama Sedat Kaya’yı, Oğuz Tongsir’i ve daha bi dünya adamının o kurumdan hak etmedikleri muamelelerle ayrılmasını Şansal abi "maalesef" izledi!
İzledikçe de;
O eski “Allah gibi korkulan” müdür olmaktan hep uzaklaştı!
Asıl Can Tanrıyar’la yollarını ayırdığı gündür; Şansal Büyüka’nın bir daha asla eskisi gibi olamayacağı günler...
Ondan sonra Şansal Büyüka hep kendi kurduğu ekiplerin "başkaları tarafından dağıtılışını" izledi; elini bile kıpırdatmadan!
Tamam; Erman Toroğlu işi de çok önemlidir…
Ama Sedat Kaya’yı, Oğuz Tongsir’i ve daha bi dünya adamının o kurumdan hak etmedikleri muamelelerle ayrılmasını Şansal abi "maalesef" izledi!
İzledikçe de;
O eski “Allah gibi korkulan” müdür olmaktan hep uzaklaştı!
Neyse…
Bunlar Hıncal Uluç’la Şansal Büyüka’nın…
Ahmet Çakar’la Şansal Büyüka’nın kendi meseleleri.
Benim aralarına girmeye yeltenmem bile yakışık almaz!
Çünkü Şansal abi bu meslekte gerçekten saygı duyulacak, karşısında ceket iliklenecek bir kişi.
Şayet Türk basınında bir “İmparator”dan bahsedecekseniz;
O adam kesinlikle Şansal Büyüka’dır!
Taraftar kısmına karışmam; onlar ne düşünür umursamam.
Ama “gazeteciyim” diyen herkes böyle düşünüyor olmalı!
Varsa başka favorileri; bana da söylesinler, bilelim.
Bunlar Hıncal Uluç’la Şansal Büyüka’nın…
Ahmet Çakar’la Şansal Büyüka’nın kendi meseleleri.
Benim aralarına girmeye yeltenmem bile yakışık almaz!
Çünkü Şansal abi bu meslekte gerçekten saygı duyulacak, karşısında ceket iliklenecek bir kişi.
Şayet Türk basınında bir “İmparator”dan bahsedecekseniz;
O adam kesinlikle Şansal Büyüka’dır!
Taraftar kısmına karışmam; onlar ne düşünür umursamam.
Ama “gazeteciyim” diyen herkes böyle düşünüyor olmalı!
Varsa başka favorileri; bana da söylesinler, bilelim.
Benim bunca yazıyı yazma nedenim bu kavgalar değil.
Gerçi Şansal abinin bunca hakareti işitme nedeni de gene bunlara bağlı ama; bilmem kendi kabul eder mi?
Neyse; ben "kendi diyeceğime" geliyorum.
Gerçi Şansal abinin bunca hakareti işitme nedeni de gene bunlara bağlı ama; bilmem kendi kabul eder mi?
Neyse; ben "kendi diyeceğime" geliyorum.
Sevgili Şansal abi…
"Tarihin en büyük golcüsü" dediğim Tanju Çolak’la daha 20 yaşında, yolun başında bir gazeteciyken “papaz” oldum.
Ben Galatasaraylıydım; Tanju Çolak’la “canımlı-cicimli” olmayı ben bilmez miydim?
"Tarihin en büyük golcüsü" dediğim Tanju Çolak’la daha 20 yaşında, yolun başında bir gazeteciyken “papaz” oldum.
Ben Galatasaraylıydım; Tanju Çolak’la “canımlı-cicimli” olmayı ben bilmez miydim?
Geçelim…
Aradan çok geçmeden; yine Galatasaray'da; "Türk futbolunun en kariyerli futbolcusu" Hakan Şükür’le “karakolluk” oldum!
Ben o gün de Galatasaraylıydım; ben Hakan Şükür’le “canımlı-cicimli” olmayı beceremez miydim?
Ama ne yaptık?
Gazetecilik ne emrediyorsa onu yaptık!
Şartlar Galatasaraylıyla dalaşmayı gerektiriyorsa; onunla dalaştık!
Ama şimdi senin öğrencilerini…
Senin tornandan geçmişleri sana şikayet ediyorum Şansal abi!
Çünkü "seninkiler"; işlerini "adam gibi" yapmıyorlar!
Aradan çok geçmeden; yine Galatasaray'da; "Türk futbolunun en kariyerli futbolcusu" Hakan Şükür’le “karakolluk” oldum!
Ben o gün de Galatasaraylıydım; ben Hakan Şükür’le “canımlı-cicimli” olmayı beceremez miydim?
Ama ne yaptık?
Gazetecilik ne emrediyorsa onu yaptık!
Şartlar Galatasaraylıyla dalaşmayı gerektiriyorsa; onunla dalaştık!
Ama şimdi senin öğrencilerini…
Senin tornandan geçmişleri sana şikayet ediyorum Şansal abi!
Çünkü "seninkiler"; işlerini "adam gibi" yapmıyorlar!
İsim de veriyorum!
Sorsalar; her daim “İyi gazeteci, iyi muhabir” derdim.
Ama bana Habertürk’te Faik abiyle çıktıkları programın kasetlerini getirin; HALİL ÖZER'İN BAKIŞLARINDAN hangi programdan itibaren şike mevzuunu “sulandrımaya çalıştıklarını” ispat edeyim!
Ta o günden bu yana; başta senin Halil'in...
Ve bi dünya "senin Milliyet’inin ekmek yiyeni" o değirmene su taşıyor!
Sorsalar; her daim “İyi gazeteci, iyi muhabir” derdim.
Ama bana Habertürk’te Faik abiyle çıktıkları programın kasetlerini getirin; HALİL ÖZER'İN BAKIŞLARINDAN hangi programdan itibaren şike mevzuunu “sulandrımaya çalıştıklarını” ispat edeyim!
Ta o günden bu yana; başta senin Halil'in...
Ve bi dünya "senin Milliyet’inin ekmek yiyeni" o değirmene su taşıyor!
Meriç Müldür mesela…
Benim bi şey dememe de gerek yok aslında!
Ben Meriç Müldür’ün 3 Temmuz’dan hemen sonraki bir yazısını gördüm; bir de bugünkünü…
Kusura bakmasın ama;
İnsan direkt şu soruyu soruyor:
“Bi insan neden bu kadar değişir ki? Kaça bu kadar değişir ki!”
Benim bi şey dememe de gerek yok aslında!
Ben Meriç Müldür’ün 3 Temmuz’dan hemen sonraki bir yazısını gördüm; bir de bugünkünü…
Kusura bakmasın ama;
İnsan direkt şu soruyu soruyor:
“Bi insan neden bu kadar değişir ki? Kaça bu kadar değişir ki!”
Sonra Ercan Güven…
3 Temmuz 2011’den 1 gün önce sorsalar; (hiç yüz yüze gelmesem de) "Türk basının son yıllarda yetiştirdiği en düzgün adamı" diyeceğim Ercan Güven'in;
Sırf Aziz Yıldırım ve Fenerbahçe’ye laf söyletmemek için kendini düşürdüğü durumlara bakar mısın?
Sağ olsa… Sıhhatli olsa…
3 Temmuz 2011’den 1 gün önce sorsalar; (hiç yüz yüze gelmesem de) "Türk basının son yıllarda yetiştirdiği en düzgün adamı" diyeceğim Ercan Güven'in;
Sırf Aziz Yıldırım ve Fenerbahçe’ye laf söyletmemek için kendini düşürdüğü durumlara bakar mısın?
Sağ olsa… Sıhhatli olsa…
Kulübün adı Fenerbahçe de olsa...
Bu kadar methiyeyi İslam abi düzer miydi?
Yoksa;
“Yahu arkadaş! Yargılandıkları her mahkemeden aynı karar çıkmış… Ben bu adamların nesini savunayım; niye savunayım?” demez miydi?
Yoksa;
“Yahu arkadaş! Yargılandıkları her mahkemeden aynı karar çıkmış… Ben bu adamların nesini savunayım; niye savunayım?” demez miydi?
Sevgili Şansal abi;
Senin tornandan geçmiş bu adamların, gözlerinin önünde bir "kulüp avukatı"na dönmeleri seni derinden yaralamıyor mu?
Senin tornandan geçmiş tüm bu arkadaşların “Genç İslam Çupiler gibi” dolanmasına vicdanın ve gözün razı mı?
Bunlar gazeteci mi?
Yoksa Fenerbahçe basın sözcüsü mü?
Sizinkiler körü körüne "Fenerbahçe avukatı" oluyorsa…
Diğerleri de Galatasaray avukatı mı olmalı;
Beşiktaş avukatı mı olmalı?
Başkaları da kalkıp; yeni bir "Sarı Kırmızı Kaşkol" mu yazmalı?
Senin tornandan geçmiş bu adamların, gözlerinin önünde bir "kulüp avukatı"na dönmeleri seni derinden yaralamıyor mu?
Senin tornandan geçmiş tüm bu arkadaşların “Genç İslam Çupiler gibi” dolanmasına vicdanın ve gözün razı mı?
Bunlar gazeteci mi?
Yoksa Fenerbahçe basın sözcüsü mü?
Sizinkiler körü körüne "Fenerbahçe avukatı" oluyorsa…
Diğerleri de Galatasaray avukatı mı olmalı;
Beşiktaş avukatı mı olmalı?
Başkaları da kalkıp; yeni bir "Sarı Kırmızı Kaşkol" mu yazmalı?
Neye göre yanına aldın bunları Şansal abi?
Senin tornandan geçmişlerin sadece faal olanları değil…
Bugün emekli olup köşesine çekilenlerinin de (!) "Aziz Yıldırım’a laf edeceğiz diye" ödü patlıyor!
Bugün emekli olup köşesine çekilenlerinin de (!) "Aziz Yıldırım’a laf edeceğiz diye" ödü patlıyor!
Şansal abi;
2 kere 2 dört eder.
Onun kadar kesin olan bir şey; şudur:
Tüm mahkemelerden şike kararı çıkmasına rağmen "o kupalar" Fener’in müzesinde de duramaz; Beşiktaş’ın müzesinde de duramaz!
Daha da önemlisi…
Aziz Yıldırım Türk futbolunda bir tren kazasıdır. O kazanın enkazı hala raylar üzerindedir ve o enkaz kaldırılmadığı sürece Türk futbolunda yeni bir sefer olmayacak!
Sen de ben de çok iyi biliyoruz ki;
Bundan böyle Aziz Yıldırım’ın hala Fenerbahçe başkanı kalabildiği bir futbol düzeninde asla "gerçek barış" olmaz; asla "temiz sayfa" açılamaz!
Onun olduğu bir ortamda şaibe söylentileri bitmez; çünkü hapis bile yatsa; onun tarzı değişmez!
2 kere 2 dört eder.
Onun kadar kesin olan bir şey; şudur:
Tüm mahkemelerden şike kararı çıkmasına rağmen "o kupalar" Fener’in müzesinde de duramaz; Beşiktaş’ın müzesinde de duramaz!
Daha da önemlisi…
Aziz Yıldırım Türk futbolunda bir tren kazasıdır. O kazanın enkazı hala raylar üzerindedir ve o enkaz kaldırılmadığı sürece Türk futbolunda yeni bir sefer olmayacak!
Sen de ben de çok iyi biliyoruz ki;
Bundan böyle Aziz Yıldırım’ın hala Fenerbahçe başkanı kalabildiği bir futbol düzeninde asla "gerçek barış" olmaz; asla "temiz sayfa" açılamaz!
Onun olduğu bir ortamda şaibe söylentileri bitmez; çünkü hapis bile yatsa; onun tarzı değişmez!
Nur içinde yatsın; yazıya İslam abiden başlayarak girdik…
Sonra da; (İslam abiyle sırtı sırta çalışmış) o Milliyet gençlerine senin şekil vermenden...
(Hepsi değil tabi-onları özenle ayırıyorum;) ama yetiştirdiklerinin çoğu artık gazetecilikten vazgeçmiş; paso "Fenerbahçe amigoluğu" yapmakta!
Sonra da; (İslam abiyle sırtı sırta çalışmış) o Milliyet gençlerine senin şekil vermenden...
(Hepsi değil tabi-onları özenle ayırıyorum;) ama yetiştirdiklerinin çoğu artık gazetecilikten vazgeçmiş; paso "Fenerbahçe amigoluğu" yapmakta!
Trabzon bu ülkenin takımı değil mi?
Adaletin bu yolla “asla” temin edilemeyeceğini görmüyor musunuz?
“Fener olmazsa Türk futbol ekonomisi batar” dediler; futbol ekonomisini hakikaten bitirdiler!
Siz de bilmiyor musunuz; Türk futbolu bundan daha kötü ol(a)maz!
Adaletin bu yolla “asla” temin edilemeyeceğini görmüyor musunuz?
“Fener olmazsa Türk futbol ekonomisi batar” dediler; futbol ekonomisini hakikaten bitirdiler!
Siz de bilmiyor musunuz; Türk futbolu bundan daha kötü ol(a)maz!
Yaşım anca onlara yettiği için ben "senin tornandan geçmişlere" sesleniyorum.
Ama…
Sana yaşı yetenler de sana "aynı soruyu" soruyor:
“Sen Fenerbahçe’nin amigosu musun?”
Ama…
Sana yaşı yetenler de sana "aynı soruyu" soruyor:
“Sen Fenerbahçe’nin amigosu musun?”
Farkında değil misiniz Şansal abi?
O şaşaalı Milliyet ekibi;
"Mesleki anlamda" resmen intihar ediyorsunuz!
Sorarım sana…
Bütün yıllarına şahit olduğun Şenes Erzik’in “finali” böyle mi olmalıydı?
Bu kafayla giderseniz;
Cağaloğlu’ndaki Milliyet binasından yetişmiş daha bi çok kişinin “mesleki finali” aşağı yukarı onun gibi olacak.
Bunu göremiyor musunuz? (BİTTİ)
O şaşaalı Milliyet ekibi;
"Mesleki anlamda" resmen intihar ediyorsunuz!
Sorarım sana…
Bütün yıllarına şahit olduğun Şenes Erzik’in “finali” böyle mi olmalıydı?
Bu kafayla giderseniz;
Cağaloğlu’ndaki Milliyet binasından yetişmiş daha bi çok kişinin “mesleki finali” aşağı yukarı onun gibi olacak.
Bunu göremiyor musunuz? (BİTTİ)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder